Çukurca'da çatışma: 6 şehit

| 20 Temmuz 2010 Salı
Hakkari'nin Çukurca ilçesinde PKK'li bir grup tarafından askeri birliğe saldırı düzenlendi. Bölgede çatışmalar sürerken, 6 askerimizin şehit olduğu öğrenildi. Hakkari'nin Çukurca ilçesinde terör örgütü PKK üyeleri ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada, ilk belirlemeye göre 6 asker şehit oldu.

Alınan bilgiye göre, terör örgütü PKK üyeleri, Kayseri'den gelen birliğin bulunduğu Kavuşak köyü Hantepe mevkisinde konuşlu askeri birliğe saldırdı.

Saldırıya karşılık verilmesiyle çıkan çatışmada 6 asker şehit oldu, bazı askerler yaralandı. Bölgede operasyonlar devam ediyor. Burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin sitesi olarak şehitlerimize ALLAH'tan rahmet sevenlerine ve yakınlarına ALLAH'tan sabır diliyoruz.

İptale ilişkin kısa karar açıklandı

| 9 Temmuz 2010 Cuma
Burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin sitesi olarak devam ediyoruz: Anayasa Mahkemesi, 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun, Anayasa Mahkemesi ve HSYK ile ilgili bazı maddelerin kısmen iptaline ilişkin kısa kararını açıkladı. Anayasa Mahkemesi'nin internet sitesinde yer alan kısa kararda, 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un, 8., 14., 16., 19., 22., 25. ve 26. maddelerinin Anayasa'nın 4. maddesi kapsamında öngörülen teklif yasağı kapsamında incelenmesinin Anayasa Mahkemesi'nin yetkisinde olup olmadığının bir önsorun olarak görüldüğü ve buna göre bir değerlendirme yapıldığı ifade edildi. Kararda, Haşim Kılıç, Serruh Kaleli, Engin Yıldırım ile Nuri Necipoğlu'nun karşıoyları ve oyçokluğu ile bu konunun incelenmesinin Anayasa Mahkemesi'nin yetkisinde olduğuna karar verildiği belirtildi.

Kararda, Kanun'un Anayasa teklifi olarak veriliş biçimi ile Anayasa Komisyonu'ndaki görüşme şekline ilişkin iptal isteminin, Anayasa Mahkemesi'nin yetkisizliği nedeniyle oybirliğiyle reddine karar verildiği bildirildi.

Kararda, Kanunun, TBMM'de kabulüne ilişkin oylamalarda gizliliğin ihlal edildiğine ilişkin iddialar yönünden, yapılan başvurunun ise Anayasa'ya aykırılık bulunmadığına ve iptal isteminin oybirliğiyle reddine karar verildiği kaydedilirken, İvedilikle görüşülmeme koşuluna uyulmadığı iddiası yönünden Anayasa'ya aykırılık bulunmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt, Mehmet Erten ile Şevket Apalak'ın karşıoyları ve oyçokluğuyla ve amacı bakımından Anayasa'ya aykırılık iddialarının incelenmesi isteminin Anayasa Mahkemesi'nin yetkisizliği nedeniyle oybirliğiyle reddine karar verildiğini ifade edildi.

AYM'nin yapısı

Kısa kararda, Anayasa Mahkemesinin yapısına ilişkin 16. madde ile değiştirilen Anayasa'nın 146. maddesinin birinci fıkrasının, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt ile Zehra Ayla Perktaş'ın karşıoyları ve oyçokluğuyla, Aynı maddenin ikinci fıkrasının, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt, Şevket Apalak ile Zehra Ayla Perktaş'ın karşıoyları ve oyçokluğuyla karar verildiği bildirildi.

Kısa karara göre, değişikliği istenen üçüncü fıkranın Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt, Şevket Apalak ile Zehra Ayla perktaş'ın karşıoyları ve oyçokluğuyla karar verildi.

146. maddesinin 4. fıkrasının 1. tümcesinde yer alan "...bir üye ancak bir aday için oy kullanabilir..." ibaresi ile 2. tümcesinde yer alan "...de her bir baro başkanı ancak bir aday için oy kullanabilir ve ..." ibaresinin oy birliğiyle Anayasa'ya aykırı olduğu ve iptaline karar verildiği açıklandı.

Kanunun, 25. maddesiyle Anayasa'ya eklenen geçici madde 19'un; birinci fıkrasının, a bendinin, birinci tümcesinde yer alan ".iktisat ve siyasal bilimler." ve ". üst kademe yöneticileri." ibareleri ile ikinci tümcesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline, oybirliğiyle karar alındı. Birinci tümcesinin kalan bölümünün Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt, Fulya Kantarcıoğlu, Mehmet Erten, Şevket Apalak ile Zehra Ayla Perktaş'ın karşıoyları ve oyçokluğuyla karar verildi.

Son tümcelerinde yer alan ". sadece bir aday için." ibarelerinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline oybirliğiyle karar verildi. Kısa kararda, son tümcelerinin kalan bölümlerinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt, Fulya Kantarcıoğlu, Mehmet Erten, Şevket Apalak ile Zehra Ayla Perktaş'ın karşıoyları ve oyçokluğuyla karar aldığı kaydedildi.

Kısa kararda, aynı maddenin, "Bu seçimlerde her seçmen sadece bir aday için oy kullanabilir." biçimindeki onbirinci tümcesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline, oybirliğiyle karar alındığı kaydeldi.

HSYK'nin yapısı

Kanunun 22. maddesiyle değiştirilen, Anayasa'nın 159. maddesininİkinci fıkrasının, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt, Mehmet Erten, Şevket Apalak ile Zehra Ayla Perktaş'ın karşıoyları ve oyçokluğuyla, aynı maddenin üçüncü fıkrasının; üçüncü tümcesinde yer alan ".iktisat ve siyasal bilimler ." ve ". üst kademe yöneticileri ." ibarelerinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline, oybirliğiyle karar verildiği belirtildi.

Söz konusu maddenin kalan bölümünün Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt, Fulya Kantarcıoğlu, Mehmet Erten , Şevket Apalak ile Zehra Ayla Perktaş'ın karşıoyları ve oyçokluğuy karar verildiğinin altı çizildi.

Dördüncü fıkranın, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt'ün karşıoyu ve oyçokluğuyla, aynı maddenin, beşinci fıkrasının birinci tümcesinde yer alan " . ancak bir aday için ." ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve oybirliği ile iptaline karar verildiği bildirildi.

Birinci tümcesinin kalan bölümü ile ikinci tümcesini ise, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin rettine, Osman Alifeyyaz Paksüt, Fulya Kantarcıoğlu, Mehmet erten, Şevket Apalak ile Zehra Ayla Perktaş'ın karşıoyları ve oyçoklğuyla karar alındığı ifade edildi.

Karara göre, aynı maddenin yedinci fıkrası ile sekizinci fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin redine, oyçoklığ ile karar verildi.

Kısa karar göre, aynı HSYK'nın yapısınmı düzenleyen maddenin dokuzuncu fıkrasının, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt, Fulya Kantarcıoğlu, Mehmet Erten, Şevket Apalak ile Zehra Ayla Perktaş'ın karşıoyları ve oyçokluğuyla, onuncu fıkrasının, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt'ün karşıoyu ve oyçoklığuyla karar verildi.

Kısa kararda, aynı maddenin, onikinci fıkrası ile onüçüncü fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt'ün karşıoyu ve oyçokluğuyla karar verildiği bildirildi.,

Kısa karara göre, değişikliğin, 26. maddesinde yer alan ". ve halkoyuna sunulması halinde tümüyle." ibaresinin ise Anayasa'ya aykırılık savlarının incelenmesi isteminin Anayasa Mahkemesi'nin yetkisizliği nedeniyle reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt, Fulya Kantarcıoğlu, Mehmet Erten ile Şevket Apalak'ın karşıoyları ve oyçokluğuyla karar verildi.

Türk bakanlar dışarıda kaldı

|
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Nijerya ziyareti sırasında Türk ve Nijeryalı korumalar arasında gerginlik yaşandı. Nijeryalı korumalar bazı Türk bakanları içeriye almadı. Burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin yayımlar. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Nijerya Cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan tarafından resmi törenle karşılandı.

İki cumhurbaşkanı arasında başbaşa görüşmelerin yanı sıra, heyetler arası görüşmeler gerçekleştirildi.

Karşılama töreninin ardından, Gül ve Jonathan, devlet evinin girişinde gazetecilere poz verdiler.

Türk heyeti dışarıda kaldı

Gül ve Jonathan'ın içeriye geçmesinin ardından, Nijeryalı koruma görevlileri tarafından binanın kapıları hemen kapatıldı.

Bu sırada, Cumhurbaşkanı Gül'e eşlik eden Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Türkiye'nin Abuja Büyükelçisi Aykut Sezgin ile protokol üyeleri dışarıda kaldı.

Protokol üyelerinin içeri alınmasının engellenmesi üzerine, Cumhurbaşkanı Gül ve Jonathan'ın korumaları arasında gerginlik ve itiş kakış yaşandı. Kapının önünde yaşanan tartışmada Türk yetkililer, protokol listesinin Nijerya makamlarına dün akşam iletildiğini ve böyle bir sorun yaşanmaması gerektiğini, görüşmelere girmek istediklerini belirttiler. Yaşanan tartışmanın ardından protokol üyeleri devlet evine girdi.

Öte yandan, resmi karşılama töreni ile başbaşa ve heyetler arası görüşmeleri izlemek üzere Türk basın mensuplarından da sadece 1 kameraman ve 1 foto muhabiri, devlet evinin bahçesine alındı. Karşılama töreninin ardından, bu 2 basın mensubu da tekrar dışarı çıkarıldı.

Cumhurbaşkanı Gül ile Nijerya Cumhurbaşkanı Jonathan'ın görüşmelerin ardından yaptıkları basın açıklamasını da Türk basın mensupları izleyemedi.

Görüşmelerin ardından, Nijerya Cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan, Cumhurbaşkanı Gül onuruna öğle yemeği verdi. Yemeğe Çiçek, Yılmaz ve Büyükelçi Sezgin de katıldı.

Eşitsizliğe vurgu

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dünyanın kuzeyi ile güneyi arasındaki eşitsizliğin mutlaka giderilmesi gerektiğini belirterek, ''Dünyanın bir tarafında insanlar istediği gibi harcarken, başka bir kanadında insanların açlıkla, hastalıkla, eğitimsizlikle uğraşması, milyonlarca insanın önemsiz sebeplerden dolayı hayatını kaybetmesi tahammül edilebilecek bir şey değil'' dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, Nijerya'daki temasları kapsamında Nijerya Cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan ile Türkiye-Nijerya İş Forumu'na katılarak iş adamlarına hitap etti.

D-8 Zirvesinin başarılı bir organizasyonla gerçekleştirilmesinden dolayı Jonathan'a teşekkür eden Gül, Nijerya'nın başarılı bir dönem başkanlığı göstereceğine inandığını söyledi.

Jonathan ile bugün ikili görüşmeler gerçekleştirdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Gül, Nijerya Cumhurbaşkanı Jonathan'ı Türkiye'ye davet ettiğini, Jonathan'ın da bu daveti kabul ettiğini bildirdi.

Cumhurbaşkanı Gül, Nijerya'nın Afrika'nın en önemli ülkelerinden biri olduğunu ifade ederek, 150 milyon nüfusa ve zengin doğal kaynaklara sahip bu ülkeyle ilişkileri geliştirmeye önem verdiklerini kaydetti.

Türkiye'nin de büyük bir ülke olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, iki ülke arasında önemli bir işbirliği potansiyeli olduğunu vurguladı. Bu potansiyeli harekete geçirmek için görüşmeler yaptıklarını aktaran Gül, ''Sayın Jonathan ile görüşmelerimizde, ticareti geliştirme, savunma sanayiinde işbirliği ve özellikle enerji alanında işbirliği konularını öne çıkardık'' diye konuştu.

"Afrika'ya insani sorumlulukla yaklaşıyoruz"

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin sadece Nijerya'ya değil bütün Afrika ülkelerine ilgi gösterdiğinin altını çizdi.

Bu ilginin ekonomiden önce insani değerlere dayandığını, Afrika kıtası ile Osmanlı İmparatorluğu döneminde dostane ilişkilerin kurulduğunu dile getiren Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Kuzey ile güney arasındaki eşitsizlik mutlaka giderilmeli. Dünyanın bir tarafında insanlar istediği gibi harcarken, istediği gibi hayatın zevkini alırken, dünyanın başka bir kanadında insanların açlıkla, hastalıkla, eğitimsizlikle uğraşması, milyonlarca insanın önemsiz sebeplerden dolayı hayatını kaybetmesi tahammül edilebilecek bir şey değil. Türkiye, her platformda Afrika'ya karşı sorumluluğunu ifade ediyor. Afrika'ya karşı insani sorumlulukla yaklaşıyor.''

Kalkınma için sadece ticaretin değil yatırımın da gerekli olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, Türk iş adamlarına Nijerya'da yatırım yapmak için ortaklıklar kurma çağrısı yaptı.

Gül, ticari ilişkilerde dengenin de önemli olduğuna işaret ederek, 10 yıl önce iki ülke arasında 28 milyon dolar düzeyinde olan ticaret hacminde Türkiye'nin Nijerya'ya 26 milyon dolar ihracat yaptığını, iki ülke arasındaki ticaret hacminin bugün 800 milyon doları geçtiğini söyledi.

İki ülke arasında enerji alanındaki işbirliğinin birinci öncelik olduğunu da vurgulayan Gül, Nijerya'nın Türkiye'ye petrol ve petrol ürünleri satabileceğini belirtti. Türkiye ile Nijerya arasında işbirliği yapılabilecek diğer önemli alanın müteahhitlik olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, Türk müteahhitlerinin sektörlerinde dünyada ikinci sırada yer aldığını ve bugüne kadar 160 milyar dolarlık proje gerçekleştirdiklerini söyledi. Gül, Türkiye'nin, teknolojik gücünü Nijerya'ya aktarmak istediğini de kaydetti.

''Bizim devlet adamları olarak görevimiz, size fırsat vermek ve iklim oluşturmak'' diyen Cumhurbaşkanı Gül, ilişkileri geliştirmeye yönelik anlaşmaları en kısa sürede tamamlayacaklarına ve iki ülke iş adamlarının önemli ortaklıklar kuracağına dair inancını da dile getirdi.

Nijerya Cumhurbaşkanı Jonathan'ın konuşması

Nijerya Cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan da dün yapılan D-8 Devlet ve Hükümet Başkanları zirvesine değindikten sonra Türkiye'nin D-8'in en büyük ikinci ülkesi olduğunu söyledi.

Türkiye'nin vizyonu ve ileri görüşü sayesinde D-8'in önemli bir gelişim gösterdiğini anlatan Jonathan, işbirliğini küresel kriz döneminde güçlendirmeye karar verdiklerini kaydetti.

Türk ve Nijeryalı iş adamlarının ortak projeler gerçekleştirmeye başladıklarını da belirten Jonathan, ekonomik ilişkilerin gelişmesi halinde yatırım ve karşılıklı ticaret rakamlarının daha da artacağını belirtti. Jonathan, ''Ufak adımlarla başladığımız ilişkilerimiz enerji, petrol, gaz, tarım alanlarına kadar genişledi'' diye konuştu.

Nijerya'da maden, telekomünikasyon, havacılık ve enerji sektörlerinde önemli özelleştirmelere imza attıklarını da ifade eden Goodluck Jonathan, Türk iş adamlarını Nijerya'daki yatırım ortamından yararlanmaya çağırdı.

Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi de yaptığı konuşmada, iki ülke arasındaki ekonomik işbirliğini daha üst noktalara çıkarmak istediklerini belirtti. Türkiye ile Nijerya arasındaki dış ticaret hacmini son 8 yılda üç katına çıkardıklarını anlatan Büyükekşi, bugün ulaşılan rakamın halen iki ülke arasındaki potansiyelin gerisinde olduğunu söyledi.

Nijerya-Türk Uluslararası Koleji'ne ziyaret

Cumhurbaşkanı Gül, İş Forumu'nun ardından Nijerya-Türk Uluslarası Kolejini ziyaret etti.

Kolejde derslikleri gezen Gül, Nijeryalı öğrencilerle de Türkçe sohbet etti. Burada Kayserispor'u tuttuğunu belirten Nijeryalı bir öğrencinin geride bırakılan futbol sezonunda Bursaspor'un şampiyon olduğunu hatırlatması üzerine de Cumhurbaşkanı Gül, ''İyi oldu. Seneye de Kayserispor şampiyon olsun'' karşılığını verdi. Nijeryalı öğrenci de bunun üzerine, ''inşallah'' dedi.

Ziyaret sırasında okul yöneticilerinden eğitim faaliyetleri hakkında bilgi alan Gül, öğrenci ve öğretmenlerle fotoğraflar çektirdi.

Ziyarette ayrıca Nijeryalı öğrenciler, bazı Türkçe şarkı ve türküler seslendirdi, piyes sahneledi.

Gül, okulda yaptığı konuşmada da öğretmen ve öğrencilere sevgi ve selamlarını sundu. Okulu ziyaret etmekten ve başarılarını görmekten gurur duyduğunu ifade eden Gül, ''Eğitim, bir ülkeye yapılacak en iyi yatırımdır. Bu okulların Türk-Nijerya dostluğuna büyük katkısı olacağına inanıyorum'' dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, okula verdikleri destekten dolayı Nijerya makamlarına teşekkür ederken, Türk öğretmenler ve ailelerini de kutladı.

Gül Nijerya'dan ayrıldı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, D-8 Zirvesi'ne katıldığı ve ikili ziyaret gerçekleştirdiği Nijerya'daki temaslarını tamamlayarak Türkiye'ye hareket etti.

Gül'ü Abuja Nnamdi Azikiwe Havalimanı'ndan Türkiye'nin Abuja Büyükelçisi Aykut Sezgin ile öteki ilgililer uğurladı.

Cumhurbaşkanı Gül ile birlikte Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, milletvekilleri, bürokratlar, iş adamları ve gazetecilerden oluşan heyet de Türkiye'ye gitti.

"Kırılmaz bağlar ve özel ilişkiler"

| 6 Temmuz 2010 Salı
ABD Başkanı Barack Obama ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ülkeleri arasındaki "kırılmaz bağlar ve özel ilişkiler" ile İsrail-Filistin arasındaki doğrudan görüşmelere geçilmesinin gerekliliğine vurgu yaptı.ABD Başkanı Barack Obama, Washington'ı ziyaret eden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray'da bir araya geldi. Obama, görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, iki ülke arasındaki bağları "kırılmaz" olarak nitelendirdi.

Görüşmede birçok konuyu ele aldıklarını belirten Obama, Netanyahu'nun bazı malzemelerin Gazze'ye girmesine izin verme kararından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bunu "gerçek bir ilerleme" olarak gördüklerini ifade eden Obama, İsrail'in Hamas'a füze ve silah ulaşmasının engellenmesine yönelik meşru güvenlik ihtiyaçları karşılanırken, Gazze halkının da ekonomik olarak gelişmesinin bir yolunun olduğuna inandıklarını kaydetti.

Obama, Netanyahu'nun Orta Doğu'da barışı istediğini ve bunun için riskler almaya hazır olduğuna inandığını bildirerek, görüşmede Netanyahu'nun Filistinlilerle ciddi müzakerelerde bulunmaya olan istekliliğini yeniden ortaya koyduğunu aktardı.



"İsrail doğrudan görüşmelere hazır"

ABD Başkanı Obama, İsrail'in güvenlik ihtiyaçlarının karşılandığı, Filistinlilerin de egemen bir devlete sahip olduğu bir çözüm vizyonunu yakalamanın artık tam zamanı olduğunu vurgulayarak, "Bu zor olacak, sıkı bir çalışma gerektirecek. Dolaylı görüşmeler zaten sürüyor şu anda ve bu görüşmelerin doğrudan görüşmelere yol açmasını umuyoruz" dedi.

İsrail hükümetinin de doğrudan görüşmelere hazır olduğuna inandığını belirten Obama, "İnsanların ciddi olduğunu gösteren ve bölgeye bunun sadece lafta kalmadığı mesajımızı veren güven inşası tedbirlerine ihtiyaç var" diye konuştu.

Çözüme kavuşturulması gereken konuların hala olduğunu, ABD ve İsrail olarak, bu konular üzerinde işbirliği halinde çalıştıklarını ifade eden Obama, ayrıca İsrail ile Filistin arasında barışın sağlanmasında çevre ülkelerin rolünün önemine dikkati çekerek, bu noktada Arap ülkelerinin de barışa destek olması gerektiğini söyledi.



"İsrail'in kendine has güvenlik ihtiyaçları var"

Obama, Netanyahu ile İran konusunu da ele aldıklarını bildirerek, "ABD olarak, İran'a, uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmesi ve kendisini komşuları ve uluslararası topluma tehdit haline getiren provokatif davranışlarını durdurması için baskıyı sürdürmeye devam edeceklerini" tekrarladı.

Görüşmede, New York'ta düzenlenen "Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (NPT) Gözden Geçirme Konferansı"nda ele alınan konuları konuştuklarını belirten Obama, ABD'nin bu konudaki politikasında değişiklik olmadığını Netanyahu'ya yeniden bildirdiğini kaydetti.

Obama, "İsrail'in büyüklüğü, tarihi, içinde bulunduğu bölge ve kendisine yönelik tehditler göz önüne alındığında, kendine has güvenlik ihtiyaçları olduğuna inandıklarını" ifade ederek, İsrail'in bölgedeki tehditlere cevap verebilir olması gerektiğini, bu nedenle "ABD olarak, İsrail'in güvenliğine olan bağlılıklarında hiçbir tereddüt yaşamadıklarını" bildirdi.

"ABD'nin İsrail'den güvenlik çıkarlarını zayıflatacak hiçbir adım atmasını asla istemeyeceğini" kaydeden Obama, ABD-İsrail ilişkilerinin her alanda güçlenmeye devam ettiğini söyledi.


"Güvenli bir barış"

İsrail Başbakanı Netanyahu ise Obama ile birçok konuda kapsamlı ve "mükemmel" bir görüşme yaptıklarını ifade etti.

"Önümüzdeki aylar ve yıllarda, yeni tehditlere karşı ülkelerimizi, halklarımızı ve ortak çıkarlarımızı korumak için birlikte çalışacağız" diyen Netanyahu, barışı sağlamanın yollarını bulma isteklerini dile getirdi.

Netanyahu, İran'ın nükleer silah edinmesi ihtimalinin "ufukta görünen en büyük yeni tehdit" olduğunu savunarak, "İran'ın her yere terör yaydığını ve halkını acımasızca yıldırdığını" söyledi. İran'a yaptırım konusunda BM Güvenlik Konseyi ve ABD Kongresi'nden çıkan kararlara işaret eden Netanyahu, diğer ülkelere de "ABD'nin yolunu izleyerek", İran'a karşı daha sert yaptırımlar benimsemeleri çağrısında bulundu.

Netanyahu, İsrail ile Filistinliler arasındaki barışa bağlılıklarını belirterek, barışın iki tarafın da hayatını daha iyi hale getireceğini ve bölgeyi değiştireceğini dile getirdi. "İsraillilerin barışın olması için çok şey yapmaya hazır olduğunu" bildiren Netanyahu, ancak atılacak tüm adımlardan sonraki barışın "güvenli bir barış" olmasından emin olmak istediklerini kaydetti.

Netanyahu, "Benimseyebileceğiz bir çözüm olduğunu düşünüyorum" diyerek, "doğrudan görüşmelere başlamanın tam zamanı olduğunu" vurguladı. Barışın herkes için en iyi seçenek olduğunu belirten Netanyahu, "Bunu yapmak için şu anda eşsiz bir zaman dilimi ve fırsata sahibiz" dedi.


Sorular

Obama, İsrail'in yeni yerleşim inşasına koyduğu moratoryumun Eylül ayında sona ereceği, bunun uzatılmasının doğrudan görüşmelere geçilmesinde yardımcı olup olmayacağına yönelik soru üzerine, "İsrail'in son aylardaki itidalli yaklaşımının doğrudan görüşmelere geçilmesi umutlarına yardımcı olduğunu" söyledi.

Doğrudan görüşmelerin, moratoryumun sona ermesinden önce başlaması halinde, bunun taraflarda daha fazla güven ve başarı iklimi yaratacağını ifade eden Obama, iki tarafça alınabilecek bir dizi güven inşası tedbiri olduğunu, bunun başarılı müzakereye yönelik olasılıkları geliştirdiğini kaydetti.

Filistinlilerin "uluslararası düzeyde İsrail'i sıkıntıya sokacak fırsatlar arayışı yerine yapıcı bir ton kullanmaları, provokatif dilden kaçınmaları ve tahrik için gerekçeler aramamaları"nın çok önemli olduğunu bildiren Obama, "Gazze'ye yönelik atılan bazı adımların güven inşasında yardımcı olduğunu ve bu konuda ilerleme sağlanması halinde, Filistinlilerin barışın, söylem ve şiddetin getiremeyeceği şeyleri getirebileceğini görebileceğini" ifade etti.

Obama, "Son bir yıl içinde İsrail ile aranıza mesafe koydunuz. Bu politikanızın bir hata olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine, bu tür bir yoruma katılmadığını bildirdi.

ABD ile İsrail arasındaki ilişkilerin özel olduğunu ve buna devamlı vurgu yaptıklarını belirten Obama, tanıştığından bu yana da Netanyahu'ya güvendiğini söyledi. "ABD'nin İsrail'in güvenliğine ve aralarında özel bağa bağlılığını" dile getiren Obama, "Bunu desteklemek için, sadece sözle değil, eylemlerle de gereken ne varsa yapacağız" diye konuştu.

İsrail'in güvenliğini temin edecek bir barışın sağlanması yolunda bazı stratejik ve taktik düzeyde zor seçimler olabileceğini ifade eden Obama, "Bunu Başbakan da anlıyor, birlikte bu yolda çalışacağız. Bu doğrultuda sadece önümüzdeki aylarda değil, yıllarda birlikte çalışacağız" ifadesini kullandı.

Netanyahu da Obama ile görüşmesinde, barış sürecini ilerletmek için gelecek günler ve haftalarda atılabilecek somut adımlar üzerinde durduklarını söyledi. "ABD ile İsrail arasındaki özel ilişkilerin sona erdiğine yönelik" yorumların tamamıyla yanlış olduğunu ifade eden Netanyahu, "Bu ilişkinin bir derinliği ve zenginliği var" dedi. Birçok alanda kalıcı bağlara sahip olduklarını belirten Netanyahu, Obama'nın, İsrail ile ABD arasındaki bağların "kırılmaz" olduğu yönündeki sözlerine katıldığını bildirdi.

Orhan Erinç Cumhuriyet Vakfı Başkanı

|
Cumhuriyet Vakfı başkanlığına tek aday olan Orhan Erinç oybirliğiyle seçildi. Vakıf başkan vekilliğine Alev Coşkun, genel sekreterliğine Şükran Soner, saymanlığa da İbrahim Yıldız getirildi. Vakıf Yönetimi ayrıca Cüneyt Arcayürek ve Ali Sirmen'in yayın kurulu üyeliklerine seçilmesine karar verdi. Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:

Yönetim Kurulu Başkanı ve başyazarımız İlhan Selçuk’un ölümünün ardından toplanan Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu 6 Temmuz 2010 günü aşağıdaki kararları almıştır.

1. Cumhuriyet Vakfı Resmi Senedi’nin başlangıç bölümünde şu ilkeler yer almaktadır:

‘Cumhuriyet ne hükümet, ne de parti gazetesidir. Cumhuriyet yalnız Cumhuriyet’in, bilimsel ve yaygın anlatımıyla demokrasinin savunucusudur. Cumhuriyet ve demokrasi fikir ve esaslarını yıkmaya çalışan her kuvvete karşı mücadele edecektir. Ülkemizde her anlamıyla gerçek bir demokrasi kurulması için bütün varlığı ile çalışacaktır. Cumhuriyet Atatürk devrim ve ilkelerinin açtığı ‘aydınlanma’ yolunda, aklın bağnazlıktan, bilimin dinden bağımsızlaşması, laiklik ilkesinin toplumca benimsenmesi için çaba gösterecektir. ‘İnsan Hakları ve Temel Özgürlükler Bildirgesi’ni demokrasinin evrensel anayasası olarak benimseyen Cumhuriyet, amaçlarına ancak Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı ve bütünlüğü kapsamında ulaşılacağını temel ilke sayar. (...) Kimliği, ilkeleri ve amaçları bu uzun süre içinde belirlenip toplumda kök salan Cumhuriyet’i aynı yörüngede yaşatmak Cumhuriyet Türkiyesi'nde, topluma ve Cumhuriyet okurlarına karşı bir ödev niteliğine dönüşmüştür.’

Cumhuriyet Gazetesi’nin vakıf resmi senedinin ‘Başlangıç’ bölümünde açıkça belirlenen bu yörüngede, daha da etkin olarak yayın yaşamına devam edeceğini Cumhuriyet Vakfı yönetim kurulu kararlılıkla vurgulamaktadır.

2. Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu, yapılan iş ve görev bölüşümü sonucunda, vakıf başkanlığına Orhan Erinç’in, başkan vekilliğine Alev Coykun’un, vakıf genel sekreterliğine Şükran Soner’in ve vakıf saymanlığına İbrahim Yıldız’ın seçilmelerine karar vermiştir.

3. Yayın Kurulu Başkanlığı’na Orhan Erinç’in, yayın kurulu başkan yardımcılığına İbrahim Yıldız’ın seçilmesine, ayrıca Cüneyit Arcayürek ve Ali Sirmen’in yayın kurulu üyeliklerine seçilmesine karar verilmiştir.

4. Cumhuriyet Gazetesi’nin imtiyaz sahibi yalnız ve yalnız ‘Cumhuriyet Vakfı’ olup, vakfa özgülenen bu imtiyaz hakkının herhangi bir şekilde başkalarına devri, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da söz konusu değildir. Cumhuriyet Vakfı ve Cumhuriyet Gazetesi, her zamanki gibi her türlü güç ve çıkar odaklarından bağımsız bir şekilde, okurları ile bütünleşerek ve onlardan alacağı güç ve destekle yoluna devam edecektir.

Kamuoyuna ve okurlarımıza saygıyla duyurulur.

Cumhuriyet Vakıf Yönetim Kurulu

Gazetecilikte 53 yıl

Balıkesir’de 1936 yılında doğan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erinç, Özel Gazetecilik Okulu’nu bitirdi. Son Posta’da başladığı gazeteciliği (1957), Yeni Sabah ve Cumhuriyet (1963-1981) gazetesinde sürdürdü. Gece Postası gazetesinde (1962) ve Türk Haberler Ajansı’nda (1984-1985) Genel Yayın Müdürlüğü yapan Erinç, 1993 yılında Cumhuriyet'e döndü ve Genel Yayın Yönetmenliği (1994-2001) görevlerinde bulundu. Hürriyet gazetesinde (1981-1984) köşe yazarlığı yapan Erinç, Güneş gazetesinde (1987-1990) dizi yazılar ve araştırma müdürlüğü yaptı. Cumhuriyet gazetesinde 4 Ocak 2001’den bu yana köşe yazıları yazan Erinç, haber (1972), röportaj (1963-1970), inceleme (1967-1968-1970-1971-1972) dallarında, 8 Gazetecilik Başarı Ödülü, Türk Dil Kurumu Basın Dil Ödülü, (1976), İstanbul Tabip Odası Sağlık Ödülü (1995), Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü Ödülü (1997), Türkiye Bilişim Vakfı Bilişim Medya Ödülü (1998) ve Sevda – Cenap And Müzik Vakfı Onur Ödülü gümüş madalyasını (1999), İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi 60.Yıl Onur Ödülü'nü (2010) aldı.

“Türk Basınında Cumhuriyet’in 60 Yılı” kitabını (1983) İbrahim Örs ile birlikte hazırlayan Erinç’in “Bir Arpa Boyu”, “Medya ile Politika”, “Pazartesi Yazıları/Şu Bizim Enayi Defteri”, “Ayın Tarihi Atatürk Özel Sayısı- Kasım 1938”, “Demokrasiye Kitakse”, “Sıkmabaşın Başağrısı”, “Medya ve Demokrasi Masalları”, “Atatürk’ün Emniyet Müdürü” adlı kitapları bulunuyor. Erinç, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde yüksek lisans öğrencilerine “Türk Basınının Ortak Sorunları”, lisans öğrencilerine “Haber Toplama ve Yazma Tekniği” ile “Basın Ahlakı”, İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde “Temel Gazetecilik” dersleri verdi. Basın Şeref Kartı sahibi olan Erinç, evli ve iki kızı, bir torunu var.

Alıntı: Cumhuriyet Gazetesi

AKP'li Şahin'den, Rize Belediye Başkanı'a kınama

| 3 Temmuz 2010 Cumartesi
AKP Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı ve Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin, Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı'nın yaptığı açıklamaların AKP ilkelerine ve yasalara aykırı olduğunu ifade ederek, "Yapılan açıklamayı talihsiz ve kadın onuruna aykırı bularak kınamaktayız" dedi. AKP Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı ve Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin, yaptığı yazılı açıklamada, AKP'nin kuruluşundan bu yana, parti ve hükümet çalışmalarının esasını teşkil eden tüzük ve programlarında, kadın haklarının önemini koruduğunu bildirdi. Şahin, Türk kadınının çağdaş, müreffeh, öz güvenli, güçlü bireyler olarak sosyal, siyasal ve ekonomik hayatta yerini alabilmesi için Anayasadan TCK'ya, İş Kanunu'ndan eğitim, sağlık ve sosyal yardımlaşma uygulamalarına kadar bazı yasal düzenleme ve uygulamaların hayata geçirildiğini belirtti.

En son Kadın Kolları teşkilatı çalışmalarının öncülük ettiği "Kadın İstihdamı Üst Kurulu"nun kurulmasını sağlayan Başbakanlık genelgesinin 25 Mayıs'ta yayınlandığına işaret eden Şahin, "Kadına yönelik şiddet başta olmak üzere töre, namus cinayeti, erken yaşta evlilik, berdel, kuma gibi kadının özgür ve öz güvenli bireyler olması yönündeki engellerin kaldırılması, kadın politikalarımızın ayrılmaz parçasıdır. 'Güçlü aile güçlü birey' anlayışımızla, çocukları, eşi, yaşlılarıyla barışık ve uyum içinde, her bir bireyin hakkının tek tek fakat bir arada korunduğu bir aile hayatı, muhafazakar demokrat anlayışımızın ayrılmaz parçasıdır. 'Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü' anlayışımız yasal tüm düzenlemelerde önceliğimiz olmuştur" dedi.
Şahin, Kadın Kolları teşkilatları aracılığıyla, kadının güçlenerek geldiği bir yapıyla, siyasette kalıcılığını artırmak yönünde çalışmalarının 8 yıldır aralıksız sürdüğünü kaydederek şöyle dedi:
"Bütün bunlardan hareketle, Medeni Kanunumuzun ilgili maddesi son derece açıkken, Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı'nın yaptığı açıklama çağımız kadın profiline uymamakla birlikte, partimiz ilkelerine ve yasalara da aykırıdır. Bundan dolayıdır ki; yapılan açıklamayı talihsiz ve kadın onuruna aykırı bularak kınamaktayız. Yapılan açıklamayla ilgili olarak, AK Parti'nin yetkili organlarınca gerekli inceleme yapılmaktadır. İnceleme sonucu kamuoyuyla paylaşılacaktır."

AKP'de sessiz tepki

|
İstanbul Milletvekili Murat Başesgioğlu'nun istifası AKP'de "sessiz" karşılandı. Murat Başesgioğlu'nun istifası, AKP kulislerinde bir haftadır konuşuluyordu, istifanın verildiği saatlerde ise milletvekilleri "sessiz" kalarak tepki gösterdi. Öte yandan Başesgioğlu'nun açılım istifasının AKP'de devam edip etmeyeceği tartışmaları yapılıyor.

İstifa etmeden önce Erdoğan'a haber verdi

Başesgioğlu, istifasından önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a haber verdi. Partiden ayrılacağı bir haftadır AKP kulislerinde konuşulan Başesgioğlu'nun istifa haberi bugün akşam saatlerinde geldi. Başesgioğlu, istifasını yazılı açıklama ile kamuoyuna duyurdu.

Telefonunu kapattı

Başesgioğlu ile arkadaşlıkları çok eski yıllara dayanan Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, "Aradım, konuşamadım" dedi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz ise, "6.5 yıldan fazla bakanlık yapmış arkadaşımız. Biz de sizden öğrendik" diye konuştu.

"7 yıl bakanlık yaptı sitemi"

AKP Grup Başkanvekili Suat Kılıç da Başesgioğlu'nun istifasını şu sözlerle değerlendirdi:
"AK Parti İstanbul'dan seçilen bir isim. 3 Kasım 2002 sonrasında kurulan ilk AK Parti Hükümeti'nden itibaren 7 yıla yakın bir süre kesintisiz olarak AKP hükümetlerinde bakan sıfatıyla görev almış bir isim aynı zamanda. İki dönem AK Parti'den seçilen ve 7 yıla yakın süre ile bakanlık yapan ve siyasi kariyerinin en önemli bölümünü AK Parti çatısı altında geçirmiş olan bir ismin en azından seçildiği 23. Dönemin sonuna kadar siyasi sorumluluğunun ve kendisine güvenmek suretiyle oy verenlerin hakkını AK Parti'de kalmak suretiyle vermiş olması, siyasetin doğası gereği kendisinden beklenen davranış olurdu. Tek taraflı bir işlem olan istifa yoluna gitmiştir. Kişisel görüşü kendi kanaatidir. AK Parti kendi değerlendirmesini yapacaktır. Ama asıl değerlendirmeyi seçmeni yapacaktır."

Maç izlediler

AKP'li bazı vekiller, istifanın ardından yorum yapmamayı tercih ederken, bazıları da Başesgioğlu'nun yıllarca bakanlık yaptıktan sonra istifa etmesini eleştirdi. İstifanın ardından AKP'li milletvekilleri kuliste bulunan televizyonlarda Brezilya-Hollanda Dünya Kupası karşılaşmasını takip etti. AKP kulislerinde daha önce, "demokratik açılım" sürecinde sık sık eleştirilerini gündeme getiren milliyetçi kanattan 9 milletvekilinin de istifa edip etmeyeceği tartışması yapılmıştı. Başesgioğlu'nun açılım istifasının AKP'de devam edip etmeyeceği tartışmaları yapılıyor. AKP yönetimi tarafından bazı milletvekillerinin sıkı markaja alındığı belirtildi.

Muhalefet ne dedi?

CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, "İstifa etmiştir. Kendi kararı" yorumunu yaparken BDP'li İdari Amiri Sırrı Sakık da, "İstifa edene de intihar edene de karışılmaz. Bu şahsiyetteki kişilerin gidip gelmesi normal" dedi. Burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin ile Cumhuriyet Portaldan alınmış bir haberi okudunuz.

"Şırnak ve İzmir'deki annenin acısı eşit"

|
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, ''Şırnak'taki bir annenin acısı ile İzmir'deki bir annenin acısı eşittir'' dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, GAP Kalkınma Platformu Yürütme Kurulu toplantısına katılmak üzere geldiği Şırnak'ta gazetecilere yaptığı açıklamada, hükümetin bölgenin sorunlarını çözmesi için öncelikle halkın düşüncelerini ve söylemlerini dinleyip onlarla birlikte hareket etmesi gerektiğini söyledi.

Hükümetin Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıda hayatını kaybedenler konusundaki duyarlılık ve gayretini, bu bölgede de terörün bitmesi, iş, aş ve sosyal barışın yaratılması konusunda göstermesi gerektiğini kaydeden Oran, şunları söyledi:

''Türkiye çok sıkıntılı bir süreçten geçmektedir. Türkiye'nin her yerinden annelerin gözyaşı döktüğü bu süreçte sayın Başbakanın tatilde olması beni düşündürüyor. Demokratik açılımı Türkiye'deki hiçbir vatandaşımız ve sivil toplum örgütleri anlamış değil. Özelikle bölgeyle ilgili çözüm üreteceksek bölgede olmak gerekir. Bölgenin sorunlarını bölge halkıyla ele almak gerekir. Buradaki kimlik sorunları olsun, kültürel sorunlar olsun, sosyal devlet sorunu olsun, ekonomi olsun, bu bölgeye gelmeden, buradaki halkla, buradaki sivil toplum kuruluşları ile birlikte beraber sağduyulu ortak bir şekilde ele almadan olmaz.''

Bölge insanının sesine ve söylemlerine dikkat edilmesi gerektiğini kaydeden Oran, ''Acılar, kederler, sevinçler ortak paydalardır. Bugün Şırnak'taki bir annenin acısı ile İzmir'deki bir annenin acısı eşittir'' diye konuştu.

Bölge insanının kültürel kimlik talebinin dikkate alınması gerektiğini ifade eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Oran, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Kültürel kimlik ile ilgili vatandaşlarımızın taleplerinin dikkate alınması gerekiyor. Diğer bir konu sosyal devletin eğitimde, sağlıkta güvenlikte burada eşit şekilde her türlü alt yapıyı sağlayarak yapması gerekiyor. Ekonomik kalkınma da önemlidir. Burada sürdürülebilir bir ekonomi olması lazım. Burada iş olmazsa aş olmazsa sosyal barış olmaz. Bugüne kadar uygulanan politikalara baktığınızda teşvik politikaları sürdürülebilir insani bir ekonomi sağlamamıştır.''

''Biz ne Musul'u ne Telafer'i ne Kerkük'ü unutmayız''

|
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Irak'ta ister Türkmen, ister Kürt, ister Araplara bir zulüm sözkonusu olduğunda ilk sesini yükseltecek ülkenin Türkiye olacağını söyledi. TBMM Genel Kurulunda, Dışişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı'nın görüşmeleri sürüyor. Burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin haberin şekli şu şekildedir:

Tasarı üzerine söz alan AKP İzmir Milletvekili Mehmet Tekelioğlu, Türkiye'nin her alanda yenilenmeye geçtiğini, bunun beraberinde bazı ihtiyaçları da ortaya çıkardığını ifade etti. Tekelioğlu, Dışişleri teşkilatı ile ilgili görüşülen tasarının da bu kapsamda önemli bir düzenleme olduğunu söyledi. Türkiye'nin, dünyada artık daha iyi bir konumda bulunduğunu, uluslararası platformda söz sahibi olduğunu belirten Tekelioğlu, bu başarıların kendiliğinden gelmediğini, hükümetin dış politikada başarılı çalışmalar yaptığını anlattı.

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ise Bakan Davutoğlu'nun dün Genel Kurulda yaptığı konuşmayı anımsatarak, Türkiye'nin, 57. Hükümet döneminde de G-20 üyesi olduğunu, ancak iktidarın bu üyeliğin AKP döneminde gerçekleşmiş gibi göstermeye çalıştığını savundu.

Hamzaçebi, 1989 yılında Helsinki Zirvesi'nde AB'nin tam üye adayı olarak ilan edilen Türkiye'nin, AKP iktidarı döneminde, AB'nin kapısında bekletilen bir ülke olduğunu öne sürdü.

Davutoğlu'nun, ''Kudüs Filistin'in başkenti olacak'' şeklinde bir ifade kullandığını ifade eden Hamzaçebi, ''İtiraz etmiyoruz ama Sayın Bakan acaba Karabağ ile veya KKTC ile ilgili neden aynı kararlılığı göstermiyor. Acaba Musul'daki Türkler kimindir? Bunlara sahip çıkacak bir Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı yok mudur? Dini motiflere dayalı, ulusal çıkarları biraz daha ikinci plana atan bir anlayış görüyorum'' diye konuştu.

Bakan Davutoğlu'nun ''yeni Osmanlıcılık'' olarak isimlendirilebilecek politika yürütürken Osmanlı İmparatorluğu'ndan güç almasına olumlu baktığını ifade eden Hamzaçebi, ''Büyük devlet geleneğine sahip milletiz. Buradan güç almak önemli, ancak Sayın Bakan geçmişimizden güç alırken, acaba Cumhuriyetin değerlerinden güç alıyor mu? Sayın Bakan'ın, Cumhuriyetin değerleri ile herhangi bir problemi olup olmadığını kendisine sormak istiyorum'' dedi.

BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık ise İran, Irak gibi ülkelerle yapılacak diplomatik görüşmelerle Kürt sorunun çözülemeyeceğini, Çözümün, Türkiye'de, Ankara'da aranması gerektiğini söyledi. Suriye'de 400 kişinin gözaltına alınmasını da eleştiren Sakık, Suriye yönetiminin ''halkın üzerine kışkırtılmasının yanlış olduğu'' görüşünü dile getirdi.

"Gerekli olduğu zaman açıklarız"

Milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Yukarı Karabağ konusunda her zaman, her zeminde hassasiyetlerini vurguladıklarını ve buna devam ettiklerini söyledi. Davutoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2009 yılında Azerbaycan Meclisinde yaptığı konuşmada da bu hassasiyeti çarpıcı bir şekilde vurguladığını kaydetti.

Musul konusunda da aynı hassasiyeti gösterdiklerini, Türkiye'den ve dünyadan Musul'a giden ilk Dışişleri Bakanı'nın kendisi olduğunu belirten Davutoğlu, ''Biz ne Musul'u ne Telafer'i ne Kerkük'ü, unutmayız'' dedi.

Irak'ta Kürtler ne zaman zulüm gördüyse Türkiye'nin onların yanında olduğunu ifade eden Davutoğlu, 1988-1991 yıllarında göç eden Kürtlerin Türkiye'de ağırlanışının bunun en iyi örneği olduğunu dile getirdi. Davutoğlu, ''Irak'ta ister Türkmen, ister Kürt, ister Araplara bir zulüm sözkonusu olduğunda ilk sesini yükseltecek olan ülke Türkiye olacaktır'' diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail Endüstri ve Ticaret Bakanı Benjamin Ben-Eliezer ile Brüksel'de görüşmesiyle ilgili talebin İsrail tarafından gelip gelmedeğine ilişkin soru üzerine, ''Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı olarak, yüce Meclisin huzurunda bir kez daha söylüyorum: Görüşme talebi İsrail tarafından gelmiştir. Gerekli olduğu zaman da bu talebin nasıl geldiğini açıklarız'' dedi.

Bakan Davutoğlu, Başbakan Erdoğan'ın, Toronto'da Barack Obama ile yaptığı görüşmede bütün konuların tam ittifak anlayışı ve açık bir şekilde ele alındığını, ABD ile ilişkilerde herhangi bir sıkıntı olmadığını söyledi.

Davutoğlu, başka bir soruya karşılık, nükleer silahın kimin elinde olursa olsun tehlike arz ettiğini, bu nedenle Türkiye'nin bulunduğu bölgede ve dünyada nükleer silah istemediklerini ifade etti.

Dışişleri Bakanlığı yeniden yapılandırılıyor

|
TBMM Genel Kurulunda, temel kanun olarak ele alınan Dışişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 1. bölümü kabul edildi. İlk 18 maddeden oluşan 1. bölümde kabul edilen düzenlemelere göre, Dışişleri Bakanlığı, AİHM'deki davalarda, Adalet Bakanlığı ile işbirliği yaparak, takip edecek.
Dışişleri Bakanlığı, aralarında Çatışmayı Önleme ve Kriz Yönetimi Genel Müdürlüğü, Siyaset Planlama Genel Müdürlüğü, Küresel ve İnsani Konular Genel Müdürlüğünün de bulunduğu 25 genel müdürlükten oluşacak.

''Diplomasi Akademisi'' oluşturulacak. Akademi, personel eğitimi ve hizmet içi eğitim faaliyetlerini de yürütecek.

Tasarı, tarih, sosyoloji, halkla ilişkiler ve tanıtım ile psikoloji bölümü mezunlarına da meslek memuru olabilme imkanı getiriyor.

Bakanlıktaki 30 yıllık fiili hizmet süresi içerisinde bazı üst unvanları alamamış olan meslek memurları, bu unvanları alma haklarını yitirecek. Ancak, unvan alamayanların yurt dışına çıkış engeli kaldırılacak.

''Konsolosluk'' ve ''ihtisas memurluğu'' adı altında ikinci bir kariyer memuriyeti oluşturulacak. Konsolosluk ve ihtisas memurları; halen meslek memurları tarafından yürütülen konsolosluk, protokol, kültür, ekonomi, dış ticaret, idari ve mali işler, personel, kamu diplomasisi, ulusal mevzuatla bağlantılı hukuki işler, elektronik konsolosluk ve bilişim hizmetleri ile özel uzmanlık bilgisi gerektiren diğer alanlarda görev yapacak. Konsolosluk ve ihtisas memurları, yurt dışı sürekli görevlerde temsil görevine ve sorumluluğuna da sahip olacak.

Yurt dışı sürekli görev kapsamına teknik hizmetler sınıfı da alınıyor. Bu kapsamda, yurt dışına sürekli görevle gönderilecek teknisyenler, birkaç farklı ülkedeki temsilciliklerin bilişim altyapısından sorumlu olacak.

Diplomatik misyon şefliğine bağlı sorumluluk ve vazifeler, meslek memurlarınca daha erken bir dönemde üstlenilebilecek. Bu çerçevede, ikinci ve üçüncü derece kadrolardaki meslek memurları da belirli temsilciliklerle sınırlı olmak üzere, büyükelçi olarak atanabilecek.

Bakanlık personeline yurt dışında okuyan çocukları için eğitim yardımı yapılacak. Yurt dışında görev yapan en düşük dereceli memur da diğer görevlilerle aynı miktarda eş ve çocuk yardımı alacak.

Yurt dışında görev yapan personel ile eşi ve çocuklarının 2 yıl da bir defa olmak üzere Türkiye'ye geliş-gidiş masrafları karşılanacak.

Bazı mahrumiyet ve savaş bölgelerinde görev yapan personele, değişen oranlarda teşvik ödeneği verilecek, uğradıkları zararlar tazmin edilecek.

Tasarı üzerindeki görüşmeler

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, bakanlıktan önce kaleme aldığı bir makalesinden alıntı yaparak, bunun ''Cumhuriyeti kuran kadroları, Cumhuriyet devrimlerini inkar eden, Cumhuriyet devrimlerinin Türk toplumuna adeta ayak bağı olduğunu ifade eden, Cumhuriyeti kuran kadroları, psikolojik dengesizlikle suçlayan bir yaklaşım'' olduğunu savundu.

Hamzaçebi, Davutoğlu'nun halen bu düşüncede olup olmadığını sorarak, ''Türkiye'nin dış politikasına yön veren, 21. yüzyıl için Türkiye'ye iddialı misyon biçmeye çalışan Sayın Bakan, Cumhuriyetin değerlerinden güç almakta mı?'' dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ, Barzani'nin, terör örgütünün kanlı eylemlerine ortak olduğunu ifade ederek, Barzani'ye, Türkiye'ye verdiği zarar ölçüsünde, kendisinin de zarar göreceğinin hissettirilmesi gerektiğini belirtti.

CHP Bursa Milletvekili Onur Öymen ise diplomaside başarının, görüşme saatleri ve uçuş milleriyle ölçülmediğini dile getirdi.

Görüşmelerden sonra tasarının 1. bölümü kabul edildi.

Verilen aradan sonra komisyon ve hükümetin yerini almaması üzerine Türkiye ile Kazakistan Arasında Stratejik Ortaklık Anlaşmasını Onaylayan Kanun Tasarısı'nın görüşülmesine geçildi. Tasarı, görüşmelerin ardından kabul edildi.

TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, sıradaki teklif ve tasarılarda hükümetin yerini almayacağının belli olduğunu ifade ederek, 6 Temmuz Salı günü saat 15.00'de toplanmak üzere birleşimi kapattı. Cumhuriyet portaldan burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin olarak alıntı yaptık.

Partilerin Anayasa Mahkemesi hesabı

|
Yeni Anayasa Paketiyle ilgili tartışmalar devam ediyor... Siyasi kulislerde hesaplar Anayasa Mahkemesi'nin Anayasa paketi için yapacağı oturuma kilitlendi. CHP'nin Anayasa paketinin iptali başvurusunu kabul eden Anayasa Mahkemesi, paketi önümüzdeki günlerde şekil yönünden inceleyecek. Mahkemenin vereceğe karara göre siyasi partilerin yol haritası da belli olacak.

Siyasi kulislerde mahkemenin, paketi iptal etmesi halinde AKP'nin erken seçim kararı alabileceği konuşulurken, TBMM'nin de bu nedenle açık tutulduğu iddia ediliyor. Muhalefet partileri ise olası bir baskın seçime karşı hazırlık yapıyor.

Gözler Anayasa Mahkemesi'nde

Mahkemenin vereceği karara göre siyasi partilerin yaz boyunca izleyeceği stratejide belli olacak. AKP, paketin 12 Eylül'de referanduma sunulacağı şekilde planlarını yapıyor. Paketin iptal edilmesi ve dolayısıyla referandumun olmaması halinde AKP'nin ne yapacağı ise merak konusu oldu. Siyasi kulislerde paketin iptal olması halinde hükümetin erken seçim kararı alacağı konuşulsa da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yaptığı konuşmalarda seçimin zamanında olacağının altını çiziyor.

Muhalefet beklemede

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Anayasa Mahkemesi'nin kararını beklediklerini, ona göre yurt gezilerine başlayacaklarını söyledi. Türkiye'nin ihtiyacının erken seçim olduğuna işaret eden Vural, "İhtiyaç olan 7 Kasım 2010'da seçime gidilmesidir" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise olası bir erken seçime karşı hazırlıklarını yapıyor. Kurultayın ardından yurt gezilerine başlayan CHP Genel Başkanı, her hafta sonu il il geziyor.

Politika kulvarında erken seçim rüzgârları eserken, siyasi kulislerde AKP'nin erken seçim kararı almasına pek sıcak bakılmıyor. Devamla burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin olarak haberi Cumhuriyet Portaldan aldık.

"AKP fındık kurdudur"

|
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, terörün sonlandırılması için cesur ve kararlı olunması gerektiğini belirterek, ''Çözümün, terörün sonlandırılmasına kilitlenmesi gerekiyor'' dedi. Kılıçdaroğlu, AKP'nin fındık üreticilerine yönelik politikalarını eleştirerek, ''AKP fındık kurdudur, o fındık kurdundan kurtulmak için ilaçlamamız lazım'' söyleminde bulundu. Burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin olarak haberin devamı şu şekildedir:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Trabzon'a hareketi öncesinde Esenboğa Havalimanı'nda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Sınır bölgesine gerçekleştirdiği ziyarete ilişkin bilgi veren Kılıçdaroğlu, Siirt'e gideceğini Etimesgut Askeri Havaalanı'na geldiği zaman öğrendiğini, ziyaret kapsamında Çukurca'da sınırlarla ilgili bir brifing verildiğini anlattı.

Kılıçdaroğlu, ziyarette Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un kendisine eşlik ettiğini, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner ile de siperlerde karşılaştıklarını söyledi. Bir gazetecinin ''Kara harekatı ile ilgili bir izlenim edindiniz mi?'' sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, ''Ben böyle bir izlenim edinmedim, ama öyle bir harekat siyasi iradenin kararına bağlıdır. Parlamento o yetkiyi vermiş zaten'' dedi. Başka bir soruyu yanıtlarken, bugüne kadar terörün sonlandırılmasının hep askere havale edildiğini, oysa bu kadar köklü ve ciddi bir sorunun tamamen askere havale edilmesinin yanlışlığının öğrenilmesi gerektiğini bildiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Siyasetin, çözüm üretmesi gerekiyor. Çözümün zor olduğunu biliyoruz, ama kamuoyu desteğini alarak çözümün, terörün sonlandırılmasına kilitlenmesi gerekiyor. Terörün sonlandırılması, iç politika malzemesi yapılmamalıdır. Bunun bir partinin başarısı ya da başarısızlığı olarak görülmemesi gerekir. Terörün sonlanması için cesur ve kararlı olmak gerekir.''

Ziyareti sırasında bir sınır karakolunda askerlerle yediği öğle yemeğini de anlatan Kılıçdaroğlu, burada Türkiye'nin çeşitli illerinden erlerle sohbet etme imkanı bulduğunu ve hemşehrisi olan bir askerle de karşılaştığını ifade etti. Bölgedeki yurttaşların, bulundukları zor koşulları kendisine anlattıklarını belirten Kılıçdaroğlu, onların anlattıklarını, taleplerini salı günü gerçekleştirecekleri grup toplantısında gündeme getireceklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Siperlerde çömelme tartışması gündeme geldi mi?'' sorusuna ''Hayır'' yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu Trabzon'da

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Trabzon gezisi kapsamında Trabzonspor Kulübü tesislerini ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, tesislere gelişinde Trabzonspor Kulübü Başkanı Sadri Şener tarafından karşılandı. Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, Trabzonspor'un futbolda şampiyonluk kupasını Anadolu'ya taşıyıp Türk spor tarihinde bir destan yazdığını belirtti.
Trabzonspor'un futbol dışındaki branşlarda da iddialı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Artık kupalar belli ki buralara sığmıyor. Bütün Trabzonluların kalbinde bir Trabzonspor kupası var'' dedi. Kılıçdaroğlu, Trabzonspor'un bir Anadolu takımının da şampiyon olabileceğini gösterdiğini belirterek, bundan sonrası için başarılar diledi.

Sadri Şener de kulüp hakkında Kılıçdaroğlu'na bilgi verdi. Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanılığına seçilmesiyle yeni bir soluk getirdiğini belirten Şener, ''İnşallah Türkiye'ye de yeni bir soluk getirirsiniz'' dedi. Trabzon Stadı'nın eskiliğinden şikayet eden Şener, yeni bir stat için girişimlerde bulunduklarını anlattı. Kılıçdaroğlu'na ziyareti sırasında 61 numaralı Trabzonspor forması ve üyelik kartı ile onur üyeliği belgesi verildi. Trabzonspor şeref defterini de imzalayan Kılıçdaroğlu, daha sonra tesisleri gezdi.

Maçka Belediyesi'ni ziyaret

Kılıçdaroğlu, Maçka ilçesini de ziyaret ederek, belediyeden yurttaşlara hitap etti. Türkiye'yi huzur içinde yaşanan bir ülke haline getirmenin temel amaçları olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, barış ve huzurun teminatının da CHP olduğunu kaydetti. CHP'nin ilkesinin toplumun tüm kesimleriyle beraber yürümek olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ''Herkesle kavga eden bir Başbakan var. Biz herkesi kucaklayan bir başbakan profili çizeceğiz. Herkesle beraber yola çıkacağız. Trabzonspor'u şampiyon, CHP'yi iktidar yapacağız. İnşallah gün olur devran döner, seçim gelir, Maçka'ya başbakan olarak geliriz'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, daha sonra Akoluk beldesini ziyaret etti. Öte yandan, Kemal Kılıçdaroğlu, Trabzon'a hareketi öncesinde Esenboğa Havalimanı VIP Salonu'nda bazı AKP'li milletvekilleri ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu ile karşılaştı. Kılıçdaroğlu, milletvekilleri ve Bardakoğlu ile selamlaşarak, kısa süre sohbet etti.

"Kendine yakışan bir üslup kullanmış"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in, ''çömelme'' tartışmalarına ilişkin yaptığı açıklamalara, ''Kendine yakışan bir üslup kullanmış'' dedi.

Kılıçdaroğlu, Giresun gezisi sırasında bir grup gazetecinin sorusu üzerine, Çelik'in çömelme tartışmalarına ilişkin, ''Cesur olmakla, ahmak olmayı birbirine karıştırmamak gerekir. Cesur olmak, Don Kişot olmak anlamına gelmez'' açıklamalarını değerlendirdi.

Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Kendine yakışan bir üslup kullanmış, Milli Eğitim Bakanlığının neden bu hale geldiğini Çelik'in bu sözleriyle şimdi daha iyi anlıyorum.''

"AKP fındık kurdudur"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP'nin fındık üreticilerine yönelik politikalarını eleştirerek, ''AKP fındık kurdudur, o fındık kurdundan kurtulmak için ilaçlamamız lazım'' dedi.

Kılıçdaroğlu, Giresun Osmanağa Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmasına, ''Sizinle dertleşmeye, gönül birliği kurmaya, bu milletin dertlerini çözmeye geldik'' diyerek başladı.

AKP'nin fındık üretimine ilişkin politikalarını eleştiren Kılıçdaroğlu, meydandakilere ''AKP'nin fındık politikalarından memnun musunuz?'' diye sordu, ''Hayır'' yanıtını alan Kılıçdaroğlu, ''Sizin bu sesiniz Ankara'ya gidecek ve Recep Bey'in ezberi bozulacak'' karşılığını verdi.

Bu sırada alandakilerin ''Fındık kurdu AKP'' şeklinde tempo tutmaları üzerine Kılıçdaroğlu, ''Evet AKP fındık kurdudur, o fındık kurdundan kurtulmak için ilaçlamamız lazım. Ne zaman ilaçlayacağız, seçim sandığında. O zaman Recep Bey'in ezberi yine bozulacak'' diye konuştu.

CHP iktidarında Fiskobirlik'i yeniden görkemli günlerine döndüreceklerini ve fındık üreticilerinin alın terinin karşılığını almalarını sağlayacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, ''CHP, yani bizler, halkın partisi asla rantın iktidarı olmayacak, halkın iktidarı olacaktır'' diye konuştu.

Alanda bir vatandaşın taşıdığı ''Bizim çocuklarımız gemiyi leğende yüzdürüyor'' pankartını işaret ederek, atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

''Evet sizin çocuklarınız leğende yüzdürüyor, onların çocukları ne yapıyor? Onlar garip gureba edebiyatı ile başladılar, halkı kandırdılar köşeyi döndüler bunun hesabını mutlaka soracağız. Onun için diyoruz ki AKP eşittir adaletten kaçanlar partisi, niye böyle diyoruz, dokunulmazlığı kaldıracağız dediler kaldırmadılar.''

"Hesap vermekten kaçıyorlar"

İktidarın vatandaşın ödediği her kuruşun hesabını vermesi gerektiğini, ancak AKP iktidarının hesap vermekten kaçtığını ileri süren Kılıçdaroğlu, ''TBMM'de hayali ihracatçı, ihaleye fesat karıştıran, kalpazan istiyor musunuz? İstemiyorsanız bunun yolu açık, sandık gelecek bütün bunları sandığa gömeceğiz'' diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ekonomideki büyüme rakamlarına yönelik sözlerini de eleştiren Kılıçdaroğlu, açıklanan büyüme rakamlarının vatandaşa yansımadığını, toplumun tüm kesimlerinin ekonomik sıkıntı içerisinde olduğunu savundu.

Kılıçdaroğlu, ''CHP iktidarında bu düzeni değiştireceğiz, beraber üreteceğiz, hakça bölüşeceğiz, hiç kimseye haksızlık etmeyeceğiz'' dedi.

"Dallarını silkeliyoruz"

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bunlar hak dediler, hakkın içini boşalttılar, özgürlük dediler, özgürlüğün içini boşalttılar, bunlar herşeyi aldılar, bir korku imparatorluğu kurdular. Din, iman dediler insanların inançlarıyla oynadılar. İnsanların inançları bizim başımızın üstündedir, onların inançlarıyla uğraşmayacağız, ama yoksulluklarını gidereceğiz. Bize diyorlar ki, bunları biraz daha silkeleyin merak etmeyin, Ankara'da gövdesini silkeliyoruz, Ordu'da, Trabzon'da Giresun'da dallarını silkeliyoruz. Biz silkeledikçe onlar daha baskıcı olacaklar, millete hükmetmeye çalışacaklar.''

Konuşmasının ardından miting meydanında toplananlara parti otobüsünün üzerinden karanfil atan Kılıçdaroğlu'nun içerisinde bulunduğu parti otobüsü, kalabalık ve meydanın üzerinden geçen elektrik telleri nedeniyle, miting meydanından ayrılırken güçlük yaşandı.

Beşikdüzü ve Görele

Kılıçdaroğlu, Giresun'a gelmeden önce Trabzon'un Beşikdüzü ilçesinde de vatandaşlara seslendi.

''Bir değil, bin değil, milyonlarca geliyoruz, halkın iktidarını kurmaya geliyoruz'', diyen Kılıçdaroğlu, ''Helal süt emmiş bütün vatandaşları'' sandıkta oy vermeye çağırdı.

Kılıçdaroğlu, Giresun'un Görele ilçesinde de vatandaşlara hitap ederek, herkesin sandık başına giderek, halkın iktidarı için CHP'ye oy vermesini istedi.

Adana'da kadın terörist alarmı

| 30 Haziran 2010 Çarşamba
Adana'da ''acil'' başlıklı yazıyla terör örgütü PKK üyesi bir kadının ''canlı bomba'' olarak eylem gerçekleştirebileceği bilgisi tüm güvenlik birimlerine fotoğraflarla dağıtıldı. Jandarma ve emniyet müdürlüğü istihbarat birimlerince yapılan değerlendirmede, terör örgütü PKK'nin Irak'ın kuzeyindeki kamplarında bomba eğitimi gören P.B. adlı kadın teröristin eylem yapmak üzere Adana'ya gönderildiği belirledi.

''Canlı bomba'' olarak eylem yapabileceği ihtimali üzerine jandarma ve emniyet müdürlüğünce tüm birimlere ''acil'' başlıklı, ''muhtemel eylem'' konulu uyarı yazısı gönderildi. Yazıyla birlikte kadın teröristin fotoğrafları dağıtıldı.

Kamu kurum ve kuruluşlarında görevli ekiplere de P.B. ile ilgili daha duyarlı olunması konusunda uyarılarda bulunuldu.

Asayiş, terörle mücadele ve ilçe emniyet müdürlüklerine bağlı ekiplerin de özellikle halkın yoğun olduğu bölgeler ile alışveriş merkezlerinde aranan kişiye dikkat etmesi istendi.

Diğer illerin emniyet müdürlükleri ile jandarma komutanlıkları da uyarıldı.

Aranan teröristin 1991 yılında İzmir'de terör örgütüne yönelik operasyonda yakalandığı, bir süre cezaevinde kaldığı öğrenildi. P.B'nin örgütün infazcıları arasında yer aldığı, eski erkek arkadaşını örgüt içinde kurdukları sözde mahkeme sonucu tabancayla vurarak infaz ettiği belirtildi.

P.B'nin 38 yaşında, kumral, 1.65 - 1.75 boylarında, bakımlı bir kadın olduğu öğrenildi.

Berhan Şimşek, İstanbul hedefini açıkladı

|
CHP İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek, Türkiye'ye yakışır bir iktidar için İstanbul'da asgari 41 milletvekili ve yüzde 51 oy oranını hedeflediklerini söyledi. CHP Merkez Yönetim Kurulunca (MYK) CHP İstanbul İl Başkanlığına atanan Şimşek başkanlığındaki yeni İstanbul il yönetimi göreve başladı.

Şimşek ve yönetim kurulu üyeleri, Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk koyarak, saygı duruşunda bulundu.

Ardından İl Başkanlığına geçerek yeni yönetim kurulu üyelerini basına tanıtan Şimşek, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Şimşek, siyaseti yerel anlayışla yapıp evrensel boyuta taşıma duygusu içinde olacaklarını, partideki arkadaşlarıyla çok kapsamlı çalışmalar yürüteceklerini anlatarak, amaçlarını, halkın beklentilerini cevaplayacak projeler oluşturmak şeklinde açıkladı.

CHP'de artık Ankara merkezli değil, Türkiye merkezli siyaset yapılacağını, seçmenin ayağına gidileceğini söyleyen Şimşek, İstanbul'un ilçe, mahalle ve sokaklarında örgütlenerek CHP iktidarıyla yüzü gülen bir Türkiye ortaya çıkaracaklarını kaydetti.

Şimşek, yeni yönetim kurulu üyelerinin CHP'nin 10-15 yıllık geleceğinin tablosu olduğunu belirterek, bu kadronun siyaseti ticaret için değil, halkın görmek istediği CHP iktidarına katkı sunmak için yapacağını ifade etti.


İstanbul'da hedef 41 milletvekili, yüzde 51 oy oranı

Bir gazetecinin, ''Başarı için kriteriniz nedir?'' sorusuna karşılık Şimşek, hiçbir zaman hamaset yapmayacağını, mevki, makam ve koltuklara bağlı bir siyaset değil, halkın ve ülkenin hizmetkarı olarak siyaset yaptığını söyledi.

Başarısızlığı düşünmek istemediğini dile getiren Şimşek, ''Hep beraber genel merkeze, genel başkanımıza ve Türkiye'ye yakışır bir iktidar için asgari 41 milletvekili ve yüzde 51'lere dayanan bir oy oranı İstanbul'da hedefimiz olacak. Ve siz de (İstanbul'da 41 kere maşallah) şeklinde başlıklar atacaksınız'' şeklinde konuştu.

Bu oy oranının, Türkiye'nin siyasal, sosyal ve ekonomik daralmışlığını ortadan kaldıracağını savunan Şimşek, şöyle devam etti:
''Bu iktidar bizi sayın Kadir Topbaş ve arkadaşlarından kurtaracak. İstanbul'u ve Türkiye'yi bu anlayıştan kurtarmamız gerekiyor. Büyükşehir Belediyesinin kaç kuruluşu olduğunu Topbaş da bilmiyordur. KİT Komisyonunda devletin KİT'lerinin hesapları incelenir. Büyükşehir Belediyesinde sadece İSKİ ve İETT'nin incelemeleri yapılıyor. Diğer kuruluşlar 'Kadir Baba Çiftliği'ne dönmüş. İstanbul'da hantal bir 'Kadir Baba Çiftliği' diğer tarafta ise bir 'Recep Abi Çiftliği'. Bunu değiştirmek için bize büyük sorumluluklar düşüyor. ''

Şimşek, ''İlçe yönetimlerinde değişiklik olacak mı?'' sorusuna, ''CHP'de mazbata taşınmaz, mazbatanın sorumluluğu taşınır. 'Ben mazbatayı aldım, kenarda otururum' duygusu olmaz. Arkadaşlarımız çalışacak, koşacaklar'' yanıtını verdi.

"Kılcal damar örgütlenmesi"

''İstanbul'da öncelikli konunuz ne olacak? '' sorusuna karşılık da Şimşek, İstanbul'a ilişkin bir envanter çıkaracaklarını ve özellikle yapılması planlanan 3. köprüyle ilgili kamuoyuna ciddi bilgilendirmelerde bulunacaklarını söyledi.

Şimşek, ''Parti örgütlenmesiyle ilgili olarak da İstanbul'un MR'ını çıkaracağız. Sokak, cadde, mahalle, ilçe ve il örgütlenmesi... Bu daha dinamik bir örgüt yapılanmasını getirecek. Bunun ismi de 'kılcal damar örgütlenmesi' olacak. Merkezde var olan gücün çepere doğru yayılmasını sağlayacağız. Girilmedik, çalınmadık kapılar olmayacak'' diye konuştu.

CHP il yönetimi; Bülent Kerimoğlu (İl Sekreteri), Can Özyedierler (İl Eğitim Sekreteri), Zehra Özdemir (İl Saymanı), Abdulkadir Çelik, Alay Keleş, Alev Gezer, Aras Arslan, Arzu Orhon, Emir Hüseyin Akın, Hasan Uzunyayla, Hüseyin Aydoğdu, Metin Kaya, Muharrem Kılıç, Nalan Gonca Çelik, Necmi Şimşek, Raif Balkaroğlu, Sinan Karahan, Yılmaz Yıldız, Yüksel Pektezel ve Zehra Eyicil'den oluşuyor.

Van'da mayın patladı: 3 asker yaralı

|
Van'ın Çatak ilçesinde, Jandarma Komutanlığı ekiplerinin geçişi sırasında araziye döşenen mayının patlaması sonucu 3 asker yaralandı. Çatak'ın Narlı bölgesinde bir grup teröristin göründüğü bilgisini alan Jandarma Komutanlığı ekipleri, bölgede operasyon başlattı.

Askerlerin bölgeden geçişi sırasında, terör örgütü üyelerince daha önce araziye döşenen mayın patladı. Patlamada biri ağır 3 asker yaralandı.

Yaralı askerlerin helikopterle getirildiği Van Askeri Hastanesi'nde tedavi altına alındığı, bölgede operasyonların devam ettiği bildirildi.

Sulara kapılan polis kayboldu

| 27 Haziran 2010 Pazar
Antalya'nın Manavgat ilçesinde serinlemek için Köprü Çayı'na giren polis memuru, sulara kapılarak kayboldu. Ailesiyle tatile geldiği Antalya'nın Manavgat ilçesinde, Beşkonak bölgesindeki Köprülü Kanyon yakınlarında pikniğe giden Osmaniye Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polis memuru Ömer Faruk Arıkan (46), serinlemek için Köprü Çayı'na girdi.

Sulara kapılan Arıkan bir süre sonra gözden kayboldu. Ailesi ve arkadaşlarının yaptığı aramalara rağmen ulaşılamayan Arıkan'ın bulunması jandarmadan yardım istendi.

Jandarma ekiplerince başlatılan arama çalışmalarına, Antalya Deniz Polisi dalgıçları, Manavgat İtfaiyesi Arama Kurtarma ekibi, Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri de destek verdi.

Çayda üç saat süren Arıkan'ın arama çalışmalarına çayın güney kesiminde sürdürülmesine karar verildi.

Manavgat Kaymakamı Hacı İbrahim Türkoğlu, İlçe Emniyet Müdürü Alper Tunga Gündoğmuş da bölgeye gelerek, arama çalışmaları hakkında bilgi aldılar.

Obama'dan Netanyahu'ya: Ablukayı kaldır

|
İsrail'de yayımlanan Yedioth Ahranot gazetesi, ABD Başkanı Barack Obama'nın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile 7 Temmuz'da yapacağı görüşmede, Gazze Şeridi üzerindeki İsrail ablukasının tümüyle kaldırılmasını talep etmesinin beklendiğini bildirdi. İsrail'de yayımlanan Yedioth Ahranot gazetesinin haberinde, "Ablukanın kaldırılması ve Filistinlilere İsrail sınır geçişlerini serbestçe kullanma izni verilmesi... Bunların, Başkan Obama'nın iki hafta sonra Başbakan Netanyahu ile görüşmesinde açıkça isteyeceği talepler olması bekleniyor" denildi.
Burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin olarak devam edilirse aktarılmaya:
Netanyahu-Obama görüşmesine ilişkin hazırlıklarla ilgili bilgi veren kaynakların, Obama'nın bir taraftan İsrail'in yardımlarla ilgili önlemler konusundaki açıklamalarından duyduğu memnuniyeti dile getirirken, diğer taraftan Gazze Şeridi'ndeki 1.5 milyondan fazla kişinin içinde bulunduğu durumun dayanılmaz olduğuna inandığını aktardığı kaydedildi. Obama'nın özellikle Gazzelilerin bölgeden serbestçe çıkışlarına izin verilmemesine öfkeli olduğu, bunu bir "toplu cezalandırma" olarak gördüğü belirtiliyor.

Gazeteye bilgi veren siyasi kaynaklar, Gazze Şeridi'ndeki durumu değiştirmeyen Netanyahu'nun şimdi kendisini uluslararası bir baskı altında bulduğuna ve ABD'den gelen baskı doğrultusunda hareket etmesi gerektiğine işaret ettiler. ABD Başkanı Obama'nın Netanyahu ile, Batı Şeria'da Yahudi yerleşim inşaatların durdurulması konusunu da değerlendirmesi bekleniyor.

Öte yandan Obama ile Netanyahu görüşmesi için Beyaz Saray'ın sıcak bir karşılama hazırlığı içinde olduğu belirtiliyor. Beyaz Saray yetkililerinin ayrıca, Obama'nın Netanyahu'yu ABD liderlerinin yazlık konutu Camp David'e davet etme imkanını araştırdıkları kaydediliyor.

"Teröre destek verenleri lanetleyeceğiz"

| 25 Haziran 2010 Cuma
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Hiçbir zaman ve hiçbir ortamda teröre destek vermeyeceğiz, teröre destek verenleri lanetleyeceğiz. Teröre karşı mücadelemizi sonuna kadar yapacağız" dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iki günlük program için geldiği Antalya'da, havalimanında, partisinin Antalya milletvekilleri ve belediye başkanlarınca karşılandı.
Havalimanından ayrılırken Kılıçdaroğlu'nu görmek isteyen partililer, zaman zaman izdihama neden oldu. Partililer Kemal Kılıçdaroğlu'nu, ''Birleşe birleşe kazanacağız'', ''Başbakan Kemal'', ''Devrimci Kemal'' sloganlarıyla karşıladı.

Kendilerine ''Gandi Gönüllüleri'' adını veren bir grup partili de üzerinde, ''Türkiye'nin Gandi'si, siyasetin beyefendisi, dünyanın incisi Antalyamıza hoşgeldiniz'' yazılı pankart taşıdı.

Parti otobüsüne binerek yurttaşları selamlayan Kılıçdaroğlu, daha sonra konvoy eşliğinde Antalya'nın Serik ilçesine geçti. Çınaraltı meydanında otobüsün üzerinden halka seslenen Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi, içinde bulunduğu karanlık noktadan aydınlığa çıkarmak için adım adım gezdiklerini söyledi.

Kılıçdaroğlu, meydanı dolduran kalabalığa, ''Siz parlamentoda naylon faturacı milletvekili istiyor musunuz? Kul hakkı yiyen, ihaleye fesat karıştıran milletvekili ister misiniz? Siz parlamentoda kalpazan ister misiniz?'' diye sordu.

Yurttaşların ''Hayır'' yanıtı üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, ''O zaman sizlere bir görev düşüyor. Biz yollara düştük. Hep beraber yürüyeceğiz. Rantın değil, halkın iktidarını kurmak için'' dedi.

Terör olayaları

Serik'in, Antalya'nın en çok şehit veren ilçesi olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

''Şehitler bizim onurumuzdur, yüreğimizdir. Şehitlerin sayesinde bu topraklar yeşilleniyor, insanlarımız yaşıyor, geleceğe güvenle bakıyor. Şehitlerimizi de her zaman ve her ortamda saygıyla anacağız, 'milletimizin başı sağ olsun' diyeceğiz ve terörü her yerde, her ortamda lanetleyeceğiz. Daha bir hafta bile olmadı, İstanbul'da 17 yaşındaki Busemizi, Elazığ'da 70 yaşındaki Şerifemizi, Şerife Teyzemizi kaybettik. Hiçbir zaman ve hiçbir ortamda teröre destek vermeyeceğiz. Teröre destek verenleri lanetleyeceğiz. Teröre karşı mücadelemizi sonuna kadar yapacağız.''

''Mühür temizi siyasete''

Konuşması sık sık ''Başbakan Kemal'' sloganlarıyla kesilen Kılıçdaroğlu, bunun üzerine, ''Başbakanlık için yetki bende değil sizde. Sandık gelecek önünüze ve seçim sırasında oy kullanırken, Süleyman sizsiniz, mühür de sizin elinizde olacak. O mührü temiz siyaset için kullanmaktan yana var mısınız?'' dedi.

''Çiftçi ile Recep Bey'in arası iyi değil'' diyen Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın çiftçiyi üretemez hale getirdiğini savundu. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Recep Bey çiftçiden hoşlanmıyor. Serik'teki çiftçi kardeşlerime sesleniyorum: Seçimlerde o, çiftçiye, 'Ananı da al git' demişti. O zaman biz seçimlerde anamızı alacağız, babamızı alacağız, kardeşimizi alacağız, amcamızı, komşumuzu alacağız, sandığa gideceğiz, çiftçiden hoşlanmayan Recep Bey'i ve onun düşüncesini sandığa gömeceğiz.''

İktidarı çiftçiye şikayet eden Kılıçdaroğlu, geçen sene tarım ürünleri ithalatına 10 milyar dolar ödendiğini söyledi. Bu parayla Türk çiftçisinin üretim yaparak Orta Doğu'yu bile besleyebileceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, gübre ve mazot desteklerinin de düşürüldüğünü söyledi.

Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin, tarım üretimi için çiftçisi ve toprağı olduğunu vurgulayarak, ''Neyimiz eksik? Helvayı yapacak yiğit eksik'' diye konuştu.

Her kesimden oy istedi

CHP'ye daha önce oy veren, vermeyen ya da başka partileri destekleyen vatandaşlardan da oy isteyen Kılıçdaroğlu, ''Ama artık ayrılık gayrılık zamanı değil. Beraber olacağız, yürekli olacağız, bir olacağız, diri olacağız, halkın iktidarını kuracağız'' dedi.
İnançlar üzerinden siyaset yapmayacaklarını, halktan yana olduklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

''Asla ve asla inançlar üzerinden siyasete kapı açmayacağız. Her inanca saygı göstereceğiz. Her inancın başımızın üstünde yeri vardır ama biz insanı insan olarak görüyoruz. İnsanın değerini biliyoruz. İnsanın sorunlarını, açmazlarını biliyoruz. Bizim için insan, Allah'ın yarattığı en değerli varlıktır ve siyaset de o insanın ekonomide, sosyal hayatta, kültürel hayatta karşılaştığı sorunlarını çözmektir. Rantın iktidarını değil, halkın iktidarını bu yüzden istiyoruz. Bunun için diyoruz, 'bölünmeyin, ayrışmayın'. Türkiye'de herkesin karnının doyduğu, yatağa aç çocuğun girmediği, sosyal devletin olduğu bir ülke kurmak istiyoruz, sizin desteğinizle, sizlerle beraber. Yani bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yaşayacağız.''

Kılıçdaroğlu, ''Pehlivanlar kenti'' olarak nitelendirdiği Serik'ten, miting yapacağı Alanya'ya hareket etti.

Erzincan'da sıcak temas

|
Erzincan'ın Hürrem Palangası Köyü'nde 2 terörist etkisiz hale getirildi. Erzincan şehir merkezine 13 kilometre, Erzincan-Sıvas kara yoluna 200 metre uzaklıktaki Hürrem Palangası köyünde bir evde bir grup teröristin bulunduğu ihbarıyla Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat timlerince köyde operasyon düzenlendi.

Erzincan Vali Vekili Tülay Bilgihan Baydar, düzenlediği basın toplantısında, terör örgütü mensuplarının, Erzincan kırsalındaki faaliyetlerinin deşifresine yönelik olarak, ildeki bütün istihbarat birimlerinin ortak yürüttükleri çalışmalar sonucu, D-100 kara yolunun 200 metre mesafesinde bulunan Hürrem Palangası köyündeki tek katlı bir eve operasyon düzenlendiğini ifade etti.

Bölgeye 2 erkek teröristin, silah ve mühimmatları ile geldikleri ve güvenlik güçlerine yönelik eylem hazırlıkları içerisinde oldukları bilgisinin alınması üzerine operasyon düzenlendiğini anlatan Baydar, şunları kaydetti:

''Terör örgütü mensuplarının saklanmış oldukları eve Jandarma ve Özel Harekat birimlerinin katılımıyla, saat 10.50'de ortak operasyon yapılmıştır. Teröristlerle sağlanan ilk temasta defalarca 'teslim ol' çağrısı yapılmasına rağmen teröristlerin silahla karşılık vermesi neticesinde, silahlı çatışma başlamıştır. Yaklaşık 1 saat süren çatışmada PKK terör örgütü mensubu 2 erkek terörist yanlarında bulunan silah ve mühimmatlarıyla birlikte etkisiz hale getirilmiştir. Çatışma esnasında evde küçük çaplı yangın çıkmış olup, itfaiye tarafından yangına müdahale edilerek, söndürülmüştür. Evde yapılan aramalar, bomba uzmanlarının da katılımıyla devam edilmektedir.''

Operasyonda ölü olarak ele geçirilen teröristlerin kimliklerinin belirlenmesi için çalışmaların sürdürüldüğünü söyleyen Baydar, söz konusu teröristlerin sözde ''Karadeniz Açılım Grubu''na mensup olduklarının değerlendirildiğini sözlerine ekledi.

Bir kişi tutuklandı

|
İstanbul Halkalı'da askeri otobüse düzenlenen ve 5 kişinin şehit olmasına neden olan saldırıyla ilgili bir kişi tutuklandı. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğündeki işlemleri tamamlandıktan sonra Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne sevk edilen üç şüpheliyi, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcıları Kadir Altınışık ve Rasim Işıkaltın sorguladı.

Savcılıkça sorgulandıktan sonra nöbetçi mahkemeye sevk edilen Lütfü B, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Sorgulanan iki kişi ise serbest bırakıldı.

"İkinci eylem hazırlığındayken yakaladık"

| 24 Haziran 2010 Perşembe
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ile birlikte Halkalı'daki terör saldırısıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Vali Hüseyin Avni Mutlu, dün gözaltına alınan 3 kişinin haricinde bugün de 16 kişinin ikinci eylem hazırlığı yaptığı sırada yakalandığını açıkladı. Ayrıca, uzaktan kumandalı bombayı patlatan kişinin kimliğinin belirlendiğini söyleyen Mutlu, bu kişinin arandığını belirtti.

Vali Mutlu şöyle konuştu:

"21 Haziran’da yurt dışı bağlantılığı 3 kişi yakalandı. Yakalanan şahısların 3 kişiyle bağlantılı mahalli alanda faaliyet gösteren 16 şüpheli daha gözaltına alındı.

22 Haziran’da Halkalı’da askeri servis aracına yönelik parça tesirli, basınç etkili bombanın uzaktan kumanda ile patlatılması sonucu bir asker kızı ve 4 asker şehit oldu, 14 asker yaralandı.

"İkinci eylem hazırlığındayken yakaladık"

Bugün gözaltındaki 19 şüphelinin ikinci eylemin hazırlık safhasındaki maddi delilleriyle adli makamlara sevk edilmiştir. Her iki olayla bağlantılı olduğu düşünülen diğer 10 şüpheli ile ilgili işlemler Terörle Mücadelede sürüyor. Emniyet müdürlüğü ve istihbarat birimleri koordineli olarak bu konuyu yürütüyor.

Her iki eylemi de bölücü terör örgütü işlediğini üstlendi. Bombayı patlatan kişinin kimliğini belirledik. Bombayı patlatan kişi aranıyor. Bombanın nasıl hazırlandığı konusu daha hususi. Nasıl yapıldığı ya da ne tür patlayıcı kullanıldığını biliyoruz."

Sitemizi yani burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin sitesini takip etmeye devam ediniz.

Cumhuriyet bilgesi son yolculuğuna uğurlanıyor

|
Cumhuriyet gazetesinin İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk, bugün Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesinde son yolculuğuna uğurlanıyor. İlhan Selçuk için Hacıbektaş Cumhuriyet Meydanı’nda tören düzenleniyor. Duayen için Türkiye'nin her yerinden gazete çalışanları ve Cumhuriyet okurları Hacıbektaş'a otobüslerle akın etti. Her yaştan kadınıyla erkeğiyle Hacıbektaş halkı İlhan Selçuk'u kucakladı.

Selçuk'u son yolculuğunda yalnız bırakmayan siyasilerive Selçuk'un yakın dostlarını, Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu ve belediye meclis üyeleri karşıladı. CHP İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, DSP Genelbaşkan yardımcıları Uluç Gürkan , Önder Aksakal, DSP Genel Sekreteri Hasan Erçebeli, Yaşar Okuyan, Hikmet Çetin, Fikret Ünlü, Mustafa Sarıgül. Prof. Dr. Alparslan Işıklı, Yalçın Bayer, tören için Hacıbektaş'a gelenler arasında.

Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu

Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu törende yaptığı konuşmada, "Çağımızın en büyük aydınlarından biri olan İlhan Selçuk'u son yolculuğuna uğurluyoruz" dedi. Selmanpakoğlu, konuşmasında özellikle Selçuk'un bilge kişiliğine vurgu yaptı.

Işık Yenersu, Selçuk'un okurlarına yazdığı veda yazısını seslendirdi.



"Babamız bize patronluk yapmadı"

Miyase İlknur, konuşmasında, "İlhan Abi'nin tevazü ve alçakgönüllülük mayasında vardır. Bizim babamız bize hiçbir zaman patronluk yapmadı, o bize abilik babalık yaptı. Ne onun ne arkadaşımız Mustafa Balbay'ın davası divana kalmayacak. Biz bu davayı göreceğiz" dedi.

"Her iki kardeşte 'Enel Hak'a inanmıştı"

Alev Coşkun, "İlhan Selçuk son manevi işkenceye dayanamadı. Bu son hoyratlığa isyan etti. Sen Uğur Mumcu gibi en son basın ve demokrasi şehidisin. Neden Hacı Bekraşı istedi. Büyük mizah ustası Turhan Selçuk'u çilehane yatırdık. Bugün ilhan Selçuk'u... Neden Hacı Bektaş çünkü her iki kardeş 'Enel Hak'ka inanmışlardı. Hacı Bektaş Veli'nin dizinin dibinde yan yana oturmalarının anlamını çok iyi biliyorlar. Hacı Bektaş halkının anlayacağını bilerek geldiler. Veli'nin himayesinde kalmak istiyorlardı." diyerek duygularını ifade etti.

Coşkun Özdemir ise 50 yıllık dostluğunu anlatarak başladığı konuşmasınada İlhan Selçuk'a saldıran solu, Ergenekon'da yargılamaya kalkışanları kınadı. "Sevgili İlhan rahat uyu pencerenden yayılan ışık hepimiz aydınlatmaya devam edecek" diyerek alkışlar arasında konuşmasını tamamladı. Burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin sitesini takip etmeye devam ediniz.

"Hayal kırıklığı yaşadık"

| 23 Haziran 2010 Çarşamba
AKP'yi temsilen partinin dış ilişkilerinden sorumlu Genel Başkanı Yardımcısı Ömer Çelik başkanlığındaki heyet, ABD ziyaretinin ardında Türkiye'ye döndü. Washington, Türk heyetine özellikle İran konusunda hayal kırıklığı yaşadıklarını iletirken, İsrail ile tansiyonun düşürülmesini istedi. AKP'yi temsilen partinin dış ilişkilerinden sorumlu Genel Başkanı Yardımcısı Ömer Çelik başkanlığındaki heyet, ABD ziyaretinin ardında Türkiye'ye döndü. Washington, Türk heyetine özellikle İran konusunda hayal kırıklığı yaşadıklarını iletirken, İsrail ile tansiyonun düşürülmesini istedi.

ABD'de görüşmeler yapmak için giden heyette AKP Dışişlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan, Türkiye-ABD Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı ve AKP Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Suat Kınıklıoğlu ve AKP Milletvekili Zeynep Dağı yer aldı.

Edinilen bilgilere göre; birçok kurum, bazı düşünce kuruluşları temsilcileriyle görüşen heyet, Washington temsilcilerinden İran'la yapılan takas anlaşmasında "Arabulucu" rolü üstelenen Türkiye'nin kendilerini hayal kırıklığına uğrattıkları eleştirisi getirdikleri öğrenildi.

Washington'un, özellikle iki konuda Türkiye'ye mesaj verdiği kaydedilerek, Türkiye'nin ABD ile İran arasında üstlendiği "arabuluculuk" rolüne rağmen taraf olduğu, "Türkiye burada taraf olmuştur. Bu doğru değil. Çekimser kalması daha doğru olurdu" eleştirisini yaptığı kaydedildi.

Ton düşsün

Öte yandan, Washington'da İsrail ile Türkiye arasında yükselen tansiyonda tonun düşürülmesi konusunda telkinde bulunulduğu kaydedilirken, tansiyonun yükselmesi yerine düştüğü izlenimi edindiklerini ve bununda her iki ülke için önemli olduğuna dikkat çekildiği söylendi. Washington'un, Türk heyete İsrail ile "gerilim tonunu düşürün" mesajı verdiği kaydedildi.

Fenerbahçeliler tekrar gözaltında

|
Turkcell Süper Lig'in son haftasında Şükrü Saracoğlu Stadı'nda oynanan Fenerbahçe-Trabzonspor maçı sonrası çıkan olaylara karıştıkları iddiasıyla gözaltına alınıp mahkemede serbest bırakılan 6 kişi, tekrar gözaltına alındı. Maç sonrası yaşanan taşkınlık sonucu tribünleri ateşe verdikleri ve olay çıkardıkları iddiasıyla Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği ekiplerince gözaltına alınarak, 9 Haziranda Kadıköy Adliyesi'ne sevk edilen Emre K. (27), Erdem A. (31), Şahin K. (19), Efe A. (21), Ahmet E.A. (35) ve Burak M. (19), çıkarıldıkları mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.

Savcının itirazda bulunduğu üst mahkemenin, yakalanmaları yönünde verdiği karar üzerine tekrar gözaltına alınan bu kişiler, emniyetteki işlemlerinin ardından Kadıköy Adliyesi'ne sevk edildi.

Cihaner, 23 Haziran'da görevine başlıyor

| 19 Haziran 2010 Cumartesi
İlhan Cihaner'in eşi Muhteber Cihaner, Başsavcı Cihaner'in 23 Haziran Çarşamba günü görevine başlayacağını söyledi. Yargıtay tarafından dün tahliye edilen İlhan Cihaner ve eşi Muhteber Cihaner, CHP Milletvekili Malik Ejder Özdemir, HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, HSYK Üyelerinden Ali Suat Ertosun ve Suna Türkoğlu ve Tansel Çölaşan ile birlikte çok sayıda davetli YARSAV'ın düzenlediği fotoğraf ve resim sergisine katıldı. Cihaner, sergiye girişinde yoğun sevgi gösterisiyle karşılandı. Sergide bulunan katılımcılar Cihaner'e geçmiş olsun dileklerini ilettiler. Katılımcılar Cihaner ile bol bol fotoğraf çekindiler.

Öte yandan YARSAV yönetim kurulu üyesi Leyla Köksal, Cihaner'e "Direniş" adlı tablosunu hediye etti. Cihaner ve eşi Muhteber Cihaner bir süre sergiyi dolaştıktan sonra katılımcılar ile sohbet etti. Cihaner'in eşi Muhteber Cihaner, yaptığı açıklamada karar nedeniyle çok mutlu olduklarını ifade ederek, Cihaner'in 5 gün izinli olduğunu ve 23 Haziran Çarşamba günü görevine başlayacağını söyledi.

"Azgınca saldırılara karşı kararlılık gerekir"

|
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Hakkâri'deki terör saldırıları üzerine yaptığı açıklamada AKP'nin terörle mücadeleyi zaafa uğrattığını ifade ederek "Terör örgütünün azgınca saldırısı karşısında terörle mücadelenin gerektirdiği kararlılığın, sorumluluğun her seviyede ortaya konulması ve terörle mücadeleyi güçsüzleştirecek her türlü, tutum, davranış, tahrik ve açıklamadan özenle kaçınılması, kardeşliğimizin pekiştirilmesi zorunludur" dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Hakkâri'deki terör saldırılarına ilişkin yaptığı yazılı açıklamada şehitlere rahmet,ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne başsağlığı, yaralı askerlere de acil şifalar diledi. Terör saldırısını büyük bir üzüntü ile öğrendiğini bildiren Kılıçdaroğlu, "Mehmetçiğin kanı ve canı pahasına verdiği mücadele ulusal birliğimiz savunma kararlılığımızı göstermektedir. siyasi irade maalesef terörle mücadeleyi zaafa uğratmıştır. Hiç kuşku yok ki dün olduğu gibi bugün de terör örgütüne yönelik olarak sürdürülen mücadele kazanılacaktır" dedi.

Türkiye'nin birliğine, bütünlüğüne, huzuruna ve kardeşliğine yönelik haince saldırılara "dur" demenin zamanının gelip geçtiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Terör örgütünün azgınca saldırısı karşısında terörle mücadelenin gerektirdiği kararlılığın, sorumluluğun her seviyede ortaya konulması, ve terörle mücadeleyi güçsüzleştirecek her türlü, tutum, davranış, tahrik ve açıklamadan özenle kaçınılması, kardeşliğimizin pekiştirilmesi zorunludur. Bu duygu ve düşüncelerle şehitlerimize rahmet, şehitlerimizin ailelerine, Türkiyemize, Türk Silahlı Kuvvetlerimize başsağlığı, yaralı askerlerimize de acil şifalar dilerim."

"Terör muhatap alınmıştır"

Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hain terör saldırılarını NTV'de değerlendirdi. Baykal, hain saldırılara, askeri ve siyasi yönden bakmak gerektiğini belirterek, "Terör muhatap alınmıştır" dedi.

Baykal, şunları kaydetti: "Askeri yönüyle çok vahim, siyasi yönüyle çok vahim. Terör bölgesinde bir askeri birliğe bu kadar cüretli bir saldırı yapılıp bu kadar şehidin verilmesi gerçekten izah edilmesi gereken bir durumdur. Terör karşısında mücadelenin askeri tertiplerini yeniden gözden geçirmek lazımdır. Malesef uzunca süreden beri, siyasetimiz terörle laubali ilişkiler geliştirmiştir. Terör muhatap alınmıştır."

Kayıp trilyon davasında karar

| 17 Haziran 2010 Perşembe
Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkında "Kayıp Trilyon" davası ile ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının verdiği takipsizlik kararını kaldıran Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararını kanun yararına bozdu.

Cumhurbaşkanı Gül hakkında "özel evrakta sahtecilik" ve "2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'na aykırılık" suçlarından dolayı soruşturma açılmıştı. Soruşturma sonunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı "kovuşturma yapılmasına yer olmadığına" karar vermişti.

Başsavcılığın kararına, şikayetçi Cahit Nalbantoğlu itirazda bulunmuş ve itirazı değerlendiren Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Başsavcılığın, "Kayıp Trilyon" davasıyla ilgili olarak Gül hakkında verdiği "kovuşturma yapılmasına yer olmadığına" ilişkin kararını kaldırdı.

İtiraz üzerine verilen kararlar kesin nitelik taşıdığı için Abdullah Gül'ün avukatları, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararının "kanun yararına bozulması" istemiyle Yargıtay'a götürülmesi için Adalet Bakanlığı'na başvurdu. Adalet Bakanlığı'nın, istemi Yargıtay'a götürmesinin ardından edinilen bilgiye göre, Yargıtay 11. Ceza Dairesi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kararına itiraz eden Cahit Nalbantoğlu'nun "itiraz hakkı bulunmadığına" hükmederek Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanı Gül'ün yargılanmasına yönelik verdiği kararı kaldırdı.

Sitemiz olan burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin olarak takip etmeye devam etmelisiniz.

"Güneydoğulu öğrencilere YGS'de fazla puan verilsin"

|
Bugün sizlere burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin sitesi olarak bir haber sunuyoruz: BDP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, YGS sonuçlarına göre, ilk 10'da Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki illerin hiçbirinin yer almamasının dikkat çekici olduğunu belirterek, bu bölgelerdeki öğrencilere pozitif ayrımcılık yapılmasını ve ek puan verilmesini önerdi. BDP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, üniversite sınavına girecek öğrencilere başarılar diledi. Pervin Buldan, 2010 YGS sonuçlarına göre, en başarısız illerin Hakkari ve Şırnak olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

''Bu sınavlarda başarılı olamayan bölge illerinde yaşayan öğrenciler, yıllardır anadillerinden uzak, baştan beri ötekileştirilerek, yok sayılarak, kaliteli ve nitelikli bir eğitim verme anlayışından uzak, asimile etmeye yönelik bir yaklaşımla, kalabalık sınıflarda, öğretmensiz ya da sürekli öğretmen değiştirerek birçok olanaktan yoksun bir öğretim süreciden geçirilmektedirler. Bu kadar eşitsiz ve adaletsiz bir süzgeçten geçen öğrencilere pozitif ayrımcılık yapılması, sınavlara ek puan verilmesi gerekmektedir.''

Sınav giriş belgelerinin de zamanında ulaştırılamadığını ileri süren Buldan, ÖSYM Başkanlığını, bu öğrencilerin daha fazla mağdur olmamaları için acilen önlem almaya çağırdı. Pervin Buldan, ''ÖSYM, öğrenciler arasında bölgesel ve sosyo ekonomik düzey farklılıklarından dolayı ortaya çıkan eşitsizliklerin etkisini en aza indirmek için pozitif ayrımcılık yaparak ölçme ve değerlendirme sistemini bir an önce yeniden düzenlemelidir'' dedi.

AB, Türkiye'ye sürprize hazırlanıyor

| 16 Haziran 2010 Çarşamba
Almanya'nın liberal gazetelerinden Die Welt Türkiye'nin son dönemdeki dış politikasınının değerlendirildiği bir dosya hazırladı. Dosyada AB'li diplomatların yeni bir Türkiye stratejisi üzerinde yaptıkları çalışmaların olduğu belirlendi.

Die Welt'in haberinde Avrupa Birliği'nin yıl sonundaki Türkiye Zirvesi'nde Türkiye'ye çok önemli tekliflerde bulunacağı iddia edildi. Türkiye'nin yeni stratejisi üzerine çalışan üst düzey bir AB'li diplomat, Türkiye'nin önem verdiği müzakere başlıklarını açacaklarını ve bu ülkeye vize muafiyeti getirileceğini söyledi.

Die Welt'in hazırladığı dosyada Türkiye'nin son dönemde Batı'dan uzaklaşmasına İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırarak 9 Türk'ü öldürmesinin sebep olduğu ifade edildi.

İHH'den Gazze'ye yeni filo

|
İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH), önümüzdeki ayın ortalarında Gazze'ye altı gemiden oluşan yeni bir filo göndereceklerini açıkladı. Reuters ajansının haberine göre, Fransa'nın Strasbourg şehrindeki Avrupa Parlamentosu (AP) binasında bir basın toplantısı düzenleyen İHH yetkilileri, Temmuz ayının ortalarından sonra gönderilecek filo için şu ana kadar 6 gemi kaydolduğunu ifade etti.

İHH toplantıda, uluslararası medyayı da konvoy yola çıkmadan önce gemilerdeki tüm malzemeleri incelemeye davet etti.

AP'deki basın toplantısını organize ettiği bildirilen İngiliz vekil Richard Howitt, Avrupa Birliği'nin yeni filonun Gazze'ye girmesini sağlama yükümlülüğü olduğınu söyledi.

TBMM'de çıplak eylem

| 15 Haziran 2010 Salı
TBMM, Zeynel Tırak isimli Antalyalı bir yurttaşın çıplak eylemine sahne oldu. Zeynel Tırak'ın kendisi hakkında verilen istimlak yargı kararını protesto etmek için soyunduğu öğrenildi. Siyasi parti grupları nedeniyle yoğun bir gün yaşarken, daha önce de çeşitli eylemlere sahne olan TBMM'de ilginç bir eylem daha yaşandı. Adının Zeynel Tırak olduğu öğrenilen çıplak bir yurttaş, Meclis bahçesinde koşmaya başladı. Çıplak yurttaş koşarken, durumu fark eden polislerce yakalandı. Meclis bahçesinden götürülen yurttaşın, Antalyalı olduğu ve hakkındaki bir yargı kararını protesto etmek için Meclis bahçesinde çıplak eylem gerçekleştirdiği öğrenildi.

"AKP, Türkiye için karabasandır"

|
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, "Sayın Başbakan hiç meraklanmasın; halkın iktidarında, yetim hakkı yiyenlerin dosyalarını tekerlekli sandalye ile falan değil, onları güzel kamyonlarla, güzel kamyonetlerle Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğiz" diye seslendi. AKP'yi "Türkiye'nin karabasanı" olarak nitelendiren Kılıçdaroğlu, baskının gittikçe yayıldığını ifade etti. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Başbakan Erdoğan'a yüklendi. "Sayın Başbakan'ın bizim Anayasa Mahkemesi'ne gidiyoruz diye şikayetleri var. Başbakan Türkiye'nin gündeminden koptuğu için ne söyleyeceğini aslında o da farkında değil" diyen Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

"Ama ben şunu söyleyeyim. Sayın Başbakan hiç meraklanmasın, halkın iktidarında, yetim hakkı yiyenlerin dosyalarını tekerlekli sandalye ile falan değil, onları güzel kamyonlarla, güzel kamyonetlerle Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğiz. Sayın Başbakan şunu unutmasın, kesinlikle unutmasın, kul hakkı yiyenleri sonuna kadar takip edeceğiz."

"Aynaya baksın"

"Derse ki, Sayın Başbakan kim bu kul hakkı yiyenler" diyen Kılıçdaroğlu, "Etrafına baksın, aynaya baksın; kalpazan kimdir? İhaleye fesat karıştıran kimdir? Hayali ihracatçı kimdir, görsün. Ve siyasetle zenginleşmeyi maharet yapanlar kimdir görsün? Kul hakkı yiyenlerden hesap soracağız. Bunun lamı cimi yok. Her şeyi affederiz, kul hakkı yiyenleri affetmeyeceğiz" şeklinde konuştu.

"Ampulü söndürmenin zamanı"

Amasya ve Tokat'a geçtiğimiz hafta yaptığı ziyaretleri grup toplantısında anlatan Kılıçdaroğlu, "Amasya'da, AKP son sekiz yılda tek çivi çakmış değil. Amasyalılara düşen bir görev var. Önümüzdeki seçimde Amasya'da halkın iktidarını kurmak" diye konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 30 Ekim 2002'de Tokat'ta yaptığı konuşmayı hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:

"Tokat'ta ışıklar yakıldı. AKP'ye güven verildi. Ama şeker pancarından kota kalkmadı. Daha da ağır bir kota geldi. Tütündeki sorunlar bitmedi, tütün üreticisi perişan edildi. Traktöre konulacak mazotu sözde AKP iktidarı sağlayacaktı, dünyanın en pahalı mazotunu siz çiftçiye vermeye kalktınız. Geldiğimiz nokta Tokatlılara bir görev düşüyor. Işıkları yaktılar, şimdi ampulü söndürmenin zamanıdır."

Başbakan dedikodu üretiyor

AKP'nin yurttaşa verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmediğini iddia eden Kılıçdaroğlu, "AKP, Türkiye için artık bir karabasandır" dedi. AKP'nin Türkiye'yi yönetme gücünü kaybetmenin ötesinde günlük kısır tartışmalara mahkum olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:

"Halkın sorunlarından kopmuştur, çözüm üretemez hale gelmiştir. Sayın Başbakan'ın yaptığı dedikodu üreterek, başka partilerin içişlerine karışarak, suni gündemler yaratarak Türkiye'yi gerçek gündeminden koparmaktır."

"Neredeyse Başbakan şehitleri suçlayacak"

AKP'nin açılım politikasını eleştiren CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Bir açılım söylemi ile başladılar. Açılımdan bu yana verdiğimiz şehit sayısı 118'dir. Öyle bir noktaya geldik ki, neredeyse Sayın Başbakan şehitleri suçlayacak. Zemin kaybediliyor, zemin kayıyor. Zemin kaybettikçe AKP daha bir baskıcı hal alıyor" dedi.

"Baskı gittikçe yayılıyor"

Gittiği yurt gezilerindeki izlenimlerini anlatan Kılıçdaroğlu, feryatların özgürce dile getirilemediğini belirterek, vatandaşın medya önünde konuşmak istemediğini ifade etti. Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

"Bizimle konuşmak istiyorlar ve şunu söylüyorlar; 'acaba sizinle yapacağımız konuşmayı medyanın olmadığı bir ortamda yapabilir miyiz?' Şaşırdım, niye? 'Çünkü sizinle konuşursak ertesi gün vergi denetçileri kapımızın önüne gelir.' Bu baskıyı biz sanıyorduk ki sadece Ankara, İstanbul ve medya üzerinde var. Bu baskı Anadolu'nun her tarafında var ve gittikçe de yayılıyor."

"Bunun sonu faşizmdir"

"Bir gazeteci kendi köşesinde işledi. Bir arkadaşımız kitap yazıyor. Yazdığı kitap dolayısıyla Cumhuriyet savcıları soruşturma açıyorlar. O kitabı basan yayınevine derhal vergi denetim elemanları geliyor" diyen CHP Genel Başkanı, şunları söyledi:

"Bu ne adına yapılıyor; demokrasi adına, halk adına, özgürlükler adına yapılıyor. Eğer siz bunları demokrasi adına, hukuk adına, halk adına yapıyorsanız alın o hakkı da, özgürlükleri de başınıza çalın. Tam bir korku imparatorluğu yaratmış durumdalar. Söz veriyoruz. Halkın iktidarında özgürlükler sonuna kadar olacak. CHP iktidarında bizi eleştiren medyaya da hak ve özgürlükleri sonuna kadar sağlayacağız.
Biz birileri gibi hesap vermekten korkmuyoruz. Eleştirmekten ve hesap vermekten korkarsanız bunun sonucu baskıcı rejimdir, korku imparatorluğuna gitmedir, bunun sonu demokrasi değil, bunun sonu faşizmdir."

DSHP kapanıyor

| 14 Haziran 2010 Pazartesi
Burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin sitesi olarak devam edersek: Rahşan Ecevit, Demokrat Sol Halk Partisi (DSHP) Kurucular Kurulu'nun partiyi kapatma kararı aldığını açıkladı. DSHP Genel Başkanı Rahşan Ecevit, Demokratik Sol Halk Partisi Kurucular Kurulu'nun partiyi kapatma kararı aldığını bildirdi.

Ecevit yaptığı yazılı açıklama ile DSHP'nin kapatılacağını bildirdi. Türkiye'nin içinde bulunduğu karanlık durumun, halkın bugün yaşadığı sorunların yanı sıra yarınıyla da ilgili ciddi kuşkular doğurduğunu ifade eden Ecevit, Cumhuriyetin kurum ve kurallarına sistemli bir biçimde saldırıldığını, Anayasal sisteme ve laik düzene karşı insafsızca bir mücadele verildiğini kaydetti. Ecevit açıklamasında şunları söyledi:

"Bu tabloyu yaratan AKP iktidarından bir an önce kurtulmak üzere, bireysel ve kurumsal çıkar hesaplarının bir kenara bırakılması ve güçlerin birleştirilmesi gerekmektedir. Mutlu, güvenli ve huzurlu bir Türkiye özleyen halkımızın umudunu gerçeğe çevirmenin yolu bölünmelerden değil birleşmelerden geçmektedir. Atatürk ve Cumhuriyet ilkelerine bağlı kesimlerin Cumhuriyet Halk Partisi'ne destek olmaları çağrıma Demokratik Sol Halk Partisi de katılmış ve 12 Haziran 2010 günü toplanan Demokratik Sol Halk Partisi Kurucular Kurulu, partiyi kapatma kararı almıştır. Solda birlik adına çok önemli olan bu gelişmenin daha da yaygınlaşması ve solun yanı sıra merkezi de kapsayacak biçimde genişlemesi en büyük dileğimdir."

Yeni İl Başkanı'ndan ilk değerlendirme

|
Sizlere bu konumuzda burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin yarışması sitesidir olarak Chp ile ilgili bir haberi sunmak ve Cumhuriyet Portaldan alıntı yapmak istedik: CHP'nin yeni İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek, eski Başkan Gürsel Tekin'in tecrübelerinden ve bilgilerinden istifade edeceklerini ifade ederek, "Dün bu görevi yapan arkadaşımızın tecrübeleri yarın bizim çalışmalarımıza öncülük yapacaktır, katkı sunacaktır. Çünkü biz bir takımız" dedi. CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) tarafından CHP İstanbul İl Başkanlığı'na atanan Berhan Şimşek, ilk değerlendirmesini CHP Genel Merkezi önünde gazetecilere yaptı. CHP İstanbul İl Başkanlığı'na atanmasını "Kızım için, benim için, partim için hayırlı uğurlu olsun. Çok önemli bir görev. Bu görevi bizden önce yapan arkadaşlar çok değerli arkadaşlardı. Çok önemli İstanbul'a katkıda bulundular, çok değerli katkılar yaptılar" sözleriyle değerlendiren Şimşek, daha önceden kendisine İstanbul İl Başkanlığı'nın önerilmediğini ifade ederek, "Biz kurumsal siyaset yapıyoruz, bireysel siyaset yapmıyoruz. Bu bir parti görevidir. Sayın Genel Başkan, Sayın Genel Sekreterimin, arkadaşlarımın vermiş olduğu bir görev. Bunu en iyi şekilde İstanbul için, Türkiye için başarmaya, hayata katmaya çalışacağız" diye konuştu.

Şimşek, İstanbul halkıyla barışacaklarını, İstanbul merkezinin ötesinde varoşlara, sivil toplum örgütlerine, meslek odalarına, sendikalara, memleket derneklerine kucak açacaklarını, onların önerileriyle bir İstanbul İl Yönetimi'nin olacağını anlattı.

"İstanbul'u bir çiftlik gibi yiyemeyecekler"

Şimşek, "Gürsel Tekin İstanbul İl Başkanlığı'na dönmek istediği halde atanmadı, siz atandınız. Ne değişecek" sorusu üzerine "Arkaya dönüp bakmak, Sayın Tekin için, benim için veya partimizin yetkili organları için, buraya gerek yok. Bugün böyle bir karar alındı. Bu kararın içerisinde değerli kardeşim, sevgili başkanım Gürsel Tekin'i veya bir başka arkadaşı yok saymak gibi bir şansımızın ve lüksümüzün olmadığını bilmemiz gerekiyor. MYK üyeliği veya il başkanlığı... Bizim amacımız, bizim kendimize aradığımız bir masa, taşıyacağımız bir mazbata değil, CHP'yi iktidara taşımaktır. Bu ülkenin çok büyümüş sorunlarını her anlamda hep beraber çözüme ulaştırabilmek ve iktidar olmaktır. Kişilere bir rol, kişilere bir masa arama anlayışı değil" diye konuştu. Gürsel Tekin'in İl Başkanlığı görevini çok başarılı bir şekilde yerine getirdiğini, Tekin'in tecrübelerinden ve bilgilerinden istifade edeceklerini anlatan Şimşek, "Dün bu görevi yapan arkadaşımızın tecrübeleri yarın bizim çalışmalarımıza öncülük yapacaktır, katkı sunacaktır. Çünkü biz bir takımız" dedi.

Şimşek, sadece İstanbul'un sorunlarını anlatmayacaklarını, sorunları tespit edip çözüm önerilerini de sunacaklarını, "Mustafa Kemal duyarlılığıyla, sevgisiyle, düşüncesiyle" çalışacaklarını ifade etti. İstanbul'da "temiz siyaset" yapacaklarını kaydeden Şimşek, şöyle konuştu:

"Hiç merak etmesin İstanbul halkı. Türkiye nasıl Kemal Kılıçdaroğlu ile başlayan yolculukta merakları, kaygıları azaldı. İstanbul da hiç merak etmesin, İstanbul'un dün de sahipleri vardı arkadaşlarımın emeğiyle, yarın itibariyle aynı anlayışla sahipleri olacaktır. İstanbul'u bir çiftlik gibi, bir Kadir Topbaş çiftliği, bir Recep Tayip Erdoğan çiftliği gibi yiyemeyecekler, yedirmeyeceğiz. Kavga etmek adına bunları söylemiyorum. Saklanacak, gizlenecek bir şeyimiz yoktur. Sayın Genel Başkan'ın ifade ettiği gibi 77 göbeğimizi, 77 sülalemizi araştırabilirler, Berhan Şimşek'i de araştırabilirler. Ama yorulurlar, çünkü A4 kağıdının üzerinde bir kalem ucu kadar leke bulamayacaklar."

Şimşek, Gürsel Tekin'i hemen arayacağını, Tekin'in arkadaşı ve "siyasi akrabası" olduğunu ifade ederek, "Bir dargınlık, bir kırgınlık yok. Hiçbir şey olmayacak. Eğer birilerini oralarda görmek gerekiyorsa o ben olacağım. Herkes benim omuzlarımın üstünde taşınacak. Daha önce darılan, küsen, giden arkadaşlar, incinen arkadaşlar, haklı veya haksız, hepimiz toparlayacağız. Türkiye'nin CHP'ye ve kadrolarına ve anlayışına ihtiyacı var. Onun için herkesin omuzlarımızın üzerinde yeri var. Bu anlayış içerisinde İstanbul İl Başkanlığını Genel Merkez'in siyasetleriyle, ürettikleriyle paralellik içerisinde götüreceğiz" diye konuştu.

Beşiktaş'tan bomba transfer

| 13 Haziran 2010 Pazar
Beşiktaş, uzun süredir peşinden koştuğu Inter'in Portekizli oyuncusu Ricardo Quaresma ile anlaştı. Siyah-beyazlı kulübün resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, ''Bir süredir transfer görüşmeleri yaptığımız Inter'in Portekizli oyuncusu Ricardo Quaresma'yı siyah-beyazlı renklerimize bağladık. Quaresma artık Kartal'' denildi.


Site yoğunluktan kitlendi

Quaresma'nın transferinin ortaya çıkmasından sonra siyah-beyazlı kulübün internet sitesi kitlendi.

Taraftarların yoğun bir şekilde Beşiktaş'ın internet sitesine girmek istemeleri nedeniyle bir süre siteye ulaşmak mümkün olmadı.

İç savaşın ayak sesleri

|
Kırgızistan'da Oş ve Celalabad kentlerindeki çatışmalar yüzünden ülkedeki 75 bin Özbek, Özbekistan'a sığındı. Rus RİA-Novosti ajansının Özbekistan Olağanüstü Hal Bakanlığı'na dayandırdığı haberinde, mültecilerin önemli bölümünde Kırgız askerlerinin "hükümetin vur emrinden dolayı" kurşun yaraları olduğu iddia edildi.

Kırgızistan'ın geçici hükümetinin çağrısıyla Rusya, bugün 300 mevcutlu hava indirme birliği askerini asayişi temin için Kırgızistan'a gönderdi.

Kremlin hükümeti, Bişkek hükümetinin yardım talebini dün kabul etmemişti.Kırgizistan'ın kuzeyinde halklar arası çatışmalardan uzak bölgede, hem Amerikan hem de Rus askeri üssü bulunuyor.



Rusya, asker gönderdi

Rusya'nın Kırgızistan'daki askeri üssünü korumak için gönderdiği bir tabur paraşütçü askerin üsse vardığı bildirildi.

Rus İnterfaks ajansı, adını açıklamadığı bir Rus güvenlik kaynağına dayanarak verdiği haberde, Kırgızistan'a ulaşan taburun görevinin bu ülkedeki Rus askeri üssünün, Rus askerlerinin ve ailelerinin güvenliğini sağlamak olduğunu duyurdu.

Bu arada Rus İtar-Tass ajansı da bölgedeki kaynaklara dayanarak yayımladığı haberde, olayların meydana geldiği Oş ve Celalabad kentlerindeki insanların, acil ilaç ve gıda yardımına ihtiyacı olduğunu belirtti.

Bölgeye yardım malzemesi götürmeye çalışan bir örgütün sorumlusu olan Rinat Samutdinov da ajansa yaptığı açıklamada, Kırgızistan'daki insanların "gıda, ilaç ve giyecek için ağladığını" belirterek, özellikle çatışmaların yoğun olduğu Oş ve Celelabad'a 10 hazirandan beri kamyonların gidemediğini, bu yüzden başkent Bişkek sakinlerinden acil yardım talebinde bulunduklarını söyledi.

İnsani yardım malzemelerini 10 hazirandan beri Celalabad ve Oş kentine getirmenin imkansız olduğunu söyleyen Samutdinov, "Şoförler yağmalama yüzünden Bişkek-Oş istikametine gitmek istemiyorlar. Kızıl Haç dahil hiçbir uluslararası kuruluşun yardım araçları bölgeye ulaşamıyor" dedi.

Samutdinov, Kırgızistan'ın güneyindeki insanların en çok tahıl ürünleri, şeker, makarna, konserve yiyecekler, çay, yağ, bandaj, ağrı kesici, şırınga ve yüksek tansiyon ilaçlarına ihtiyacı olduğunu söyledi.

Yardım kuruluşları Bişkek'te topladıkları para, giyecek, gıda ve ilaç yardımlarını uçakla ülkenin güneyine ulaştırmaya çalışırken, Bişkek kent yönetimi bu konuda yardım kuruluşlarına yardımcı olacaklarını belirtti. Kent yönetimi, Manas havaalanından bugün gıda ve giyecek dolu bir yardım uçağının havalandığını kaydetti.


18-50 yaş grubundaki vatandaşlar silah altına alınacak

Kırgızistan'da, ülkenin güneyindeki Oş ve Calalabad eyaletlerindeki etnik çatışmaların durdurulması için 18-50 yaş grubundaki vatandaşların silah altına alınmasına karar verildi.
Geçici hükümetin Başbakanı Roza Otunbayeva, Savunma Bakanlığı'na 50 yaşına kadar olan vatandaşların askere alınmasını öngören kararı imzaladı.

Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, bugün yerel saatle 15.00'e kadar vatandaşların yerel yönetimlere başvurması çağrısında bulundu.

Türk öğrenci Özbek sınırında

Oş kentinde okuyan Barçınay Çiftçi, komşusunun evinin ev sahipleriyle birlikte yakılması üzerine sığındığı müstakil evi Özbek kadınlarıyla terk etmek zorunda kaldığını belirtti.
Çiftçi, şu anda Andican bölgesinde Kırgız ve Özbek sınırları arasında birlerce kişiyle Özbekistan'a gitmek için beklediğini söyledi.

Yanında çoğu kadın, hamile ve ihtiyarların bulunduğunu belirten Çiftçi, ''Özbek tarafı herkesi almıyor. Burada çok korkuyoruz. Durum çok gergin. Kırgız gümrüğü ve sınır geçidi yağmalandı ve yıkıldı. Orada kimse yok. Geri dönmeye çok korkuyoruz. Özbekistan sınırına yolda gelirken dağda keskin nişancıların hedefi olduk. Allah'a şükür kurtulduk. Keskin nişancılar ışıklı pompalı silah kullanıyor. Şehirde o kadar çok ev yanıyor ki'' dedi.

Çiftçi, Türk pasaportunu gören Özbek gümrük yetkilisi kendisine mülteci durumuna düşmemesi için Özbekistan'a geçmeyi tavsiye etmediğini ifade etti. Şu anda ne yapacağını bilmediğini ve burada sabaha kadar beklemeyi sürdüreceğini söyleyen Çiftçi, Özbekistan tarafında tankları ve askerleri gördüğünü hatırlattı.

Geride kalan arkadaşların ve Özbeklerin bir evde 60-80 kişinin saklandığını söyleyen Çiftçi, o evlere gitmek istemediğini ifade etti.

Ahıska Türklerine ait iki ev yandı

Sovyetler Birliği'nin son günlerinde 1989 yılının haziran ayında Fergana Vadisi'nde Ahıska Türklerine ait evlere saldırılardan sonra Kırgızistan'ın Oş eyaletine sığınan yaklaşık 12 bin Türk olayları endişeyle izliyor.

Oş kent merkezinde sayıları çok az olan Ahıska Türklerinin çoğu şehir dışındaki köylerde yaşıyor. Merkezdeki çatışmaları ve silah seslerini duyan Ahıska Türkleri çocuklarını, kadınlarını, ihtiyarlarını güvenli yere götürdü.

Ahıska Türkleri Derneği Başkan Yardımcısı ve Oş eyaleti sorumlusu Kemal Karayev, Furkat ilçesinde Özbeklere ait evler ateşe verilirken Türklere ait iki evin de ateşe verildiğini söyledi.
Karayev, yakınlarını ve yaşadığı köydeki Türklerin Özbekistan'ın sınırına götürüldüğünü belirtti.
Oş'ta çatışmaların bir an önce durdurulmasını istediklerini kaydeden Karayev, ''Burada Kırgız ile Özbekler barış içindeydi. 20 yıldır burada sorun yoktu'' dedi.

Karayev, Oş'taki olayların kent merkezinde bir gazinoda çıkan silahlı çatışmadan kaynaklandığının, daha sonra etnik çatışmaya dönüştüğünün ileri sürüldüğünü anımsattı.
Karayev, buradaki Özbeklerin evlerini terk ettiğini ifade etti.


Kongreye gelen Türkler Calalabad'dan ayrıldı

Bu arada, Calalabad kentinde önceki gün gerçekleşen kongreye katılmak üzere Türkiye'den gelen bir grup Türk, dün akşam Bişkek'e geldi. Kongre katılımcıları, bu gece Bişkek'ten İstanbul'a gidecek.

Öte yandan, yerli ve yabancı öğrencilerin Oş eyaletinden tahliyesinin devam ettiği öğrenildi.
Kırgızistan'ın güneyinde meydana gelen silahlı çatışmalarda Türk vatandaşlarına yönelik saldırı haberi yok. Birçok Türk öğrencisi hem Kırgız hem de Özbek evlerinde sığınmış.

Oş Havaalanı ile Oş-Calalabad-Bişkek kara yolu sivil için güvenlik nedeniyle kapalı tutuluyor.
Ülkenin güneyinde 11 Hazirandan bu yana Kırgızlar ile Özbekler arasında süren çatışmalarda 77 kişi öldü, bin 32 kişi yaralandı. Resmi olmayan rakamlara göre ölü sayısının 500'ü geçtiği yaralı sayısının 2 bin 500'ü aştığı söyleniyor.

Davutoğlu, Saudabayev ve Atambayev ile görüştü

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Kırgızistan'daki olaylar konusunda, AGİT dönem başkanı Kazakistan Dışişleri Bakanı Kanat Saudabayev ve Kırgızistan Geçici Yönetimi Başkan Yardımcısı Almazbek Atambayev ile birer telefon görüşmesi yaptı.

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Türkiye'nin başlıca önceliğinin, "Kırgızistan'daki Türk vatandaşlarının kaygılarının giderilmesi olduğu" belirtildi. Açıklamada, "Vatandaşlarımızın olaylardan etkilenmemesini teminen gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması Kırgız yönetiminden talep edilmiştir" denildi.

"Saldırılar dışarıdan yönetiliyor"

Kırgızistan'da geçici hükümetin yargı konularından sorumlu Başbakan Yardımcısı Azimbek Beknazarov, ülkenin güneyindeki çatışmaların yurtdışından yönetildiğini savundu.
Beknazarov, devlet televizyon kanalında katıldığı bir programda yaptığı açıklamada, ülkenin güneyindeki olayların çok başarılı biçimde önceden hazırlanmış olduğunu ve yurtdışından yönetildiğini söyledi.

Celalabad'da televizyon binası yandı

Kırgızistan'ın güneyinde Kırgızlar ile Özbekler arasında başlayan çatışmalar bugün karanlığın çökmesiyle Celalabad kentine sıçrarken, kentteki bir televizyon binasının ateşe verildiği bildirildi. Ülkenin güneyindeki üçüncü büyük kent olan Celalabad'ta, bir televizyon kanalına ait bina tamamen yandı. Özbek asıllı iş adamı ve eski milletvekili Kadircan Batırov'a ait olduğu bilinen Kırgız Özbek Üniversitesi binası da kundaklandı, şehirde birçok dükkan ve iş yerinin ateşe verildiği kaydedildi.