Çukurca'da çatışma: 6 şehit

| 20 Temmuz 2010 Salı
Hakkari'nin Çukurca ilçesinde PKK'li bir grup tarafından askeri birliğe saldırı düzenlendi. Bölgede çatışmalar sürerken, 6 askerimizin şehit olduğu öğrenildi. Hakkari'nin Çukurca ilçesinde terör örgütü PKK üyeleri ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada, ilk belirlemeye göre 6 asker şehit oldu.

Alınan bilgiye göre, terör örgütü PKK üyeleri, Kayseri'den gelen birliğin bulunduğu Kavuşak köyü Hantepe mevkisinde konuşlu askeri birliğe saldırdı.

Saldırıya karşılık verilmesiyle çıkan çatışmada 6 asker şehit oldu, bazı askerler yaralandı. Bölgede operasyonlar devam ediyor. Burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin sitesi olarak şehitlerimize ALLAH'tan rahmet sevenlerine ve yakınlarına ALLAH'tan sabır diliyoruz.

İptale ilişkin kısa karar açıklandı

| 9 Temmuz 2010 Cuma
Burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin sitesi olarak devam ediyoruz: Anayasa Mahkemesi, 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun, Anayasa Mahkemesi ve HSYK ile ilgili bazı maddelerin kısmen iptaline ilişkin kısa kararını açıkladı. Anayasa Mahkemesi'nin internet sitesinde yer alan kısa kararda, 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un, 8., 14., 16., 19., 22., 25. ve 26. maddelerinin Anayasa'nın 4. maddesi kapsamında öngörülen teklif yasağı kapsamında incelenmesinin Anayasa Mahkemesi'nin yetkisinde olup olmadığının bir önsorun olarak görüldüğü ve buna göre bir değerlendirme yapıldığı ifade edildi. Kararda, Haşim Kılıç, Serruh Kaleli, Engin Yıldırım ile Nuri Necipoğlu'nun karşıoyları ve oyçokluğu ile bu konunun incelenmesinin Anayasa Mahkemesi'nin yetkisinde olduğuna karar verildiği belirtildi.

Kararda, Kanun'un Anayasa teklifi olarak veriliş biçimi ile Anayasa Komisyonu'ndaki görüşme şekline ilişkin iptal isteminin, Anayasa Mahkemesi'nin yetkisizliği nedeniyle oybirliğiyle reddine karar verildiği bildirildi.

Kararda, Kanunun, TBMM'de kabulüne ilişkin oylamalarda gizliliğin ihlal edildiğine ilişkin iddialar yönünden, yapılan başvurunun ise Anayasa'ya aykırılık bulunmadığına ve iptal isteminin oybirliğiyle reddine karar verildiği kaydedilirken, İvedilikle görüşülmeme koşuluna uyulmadığı iddiası yönünden Anayasa'ya aykırılık bulunmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt, Mehmet Erten ile Şevket Apalak'ın karşıoyları ve oyçokluğuyla ve amacı bakımından Anayasa'ya aykırılık iddialarının incelenmesi isteminin Anayasa Mahkemesi'nin yetkisizliği nedeniyle oybirliğiyle reddine karar verildiğini ifade edildi.

AYM'nin yapısı

Kısa kararda, Anayasa Mahkemesinin yapısına ilişkin 16. madde ile değiştirilen Anayasa'nın 146. maddesinin birinci fıkrasının, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt ile Zehra Ayla Perktaş'ın karşıoyları ve oyçokluğuyla, Aynı maddenin ikinci fıkrasının, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt, Şevket Apalak ile Zehra Ayla Perktaş'ın karşıoyları ve oyçokluğuyla karar verildiği bildirildi.

Kısa karara göre, değişikliği istenen üçüncü fıkranın Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt, Şevket Apalak ile Zehra Ayla perktaş'ın karşıoyları ve oyçokluğuyla karar verildi.

146. maddesinin 4. fıkrasının 1. tümcesinde yer alan "...bir üye ancak bir aday için oy kullanabilir..." ibaresi ile 2. tümcesinde yer alan "...de her bir baro başkanı ancak bir aday için oy kullanabilir ve ..." ibaresinin oy birliğiyle Anayasa'ya aykırı olduğu ve iptaline karar verildiği açıklandı.

Kanunun, 25. maddesiyle Anayasa'ya eklenen geçici madde 19'un; birinci fıkrasının, a bendinin, birinci tümcesinde yer alan ".iktisat ve siyasal bilimler." ve ". üst kademe yöneticileri." ibareleri ile ikinci tümcesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline, oybirliğiyle karar alındı. Birinci tümcesinin kalan bölümünün Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt, Fulya Kantarcıoğlu, Mehmet Erten, Şevket Apalak ile Zehra Ayla Perktaş'ın karşıoyları ve oyçokluğuyla karar verildi.

Son tümcelerinde yer alan ". sadece bir aday için." ibarelerinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline oybirliğiyle karar verildi. Kısa kararda, son tümcelerinin kalan bölümlerinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt, Fulya Kantarcıoğlu, Mehmet Erten, Şevket Apalak ile Zehra Ayla Perktaş'ın karşıoyları ve oyçokluğuyla karar aldığı kaydedildi.

Kısa kararda, aynı maddenin, "Bu seçimlerde her seçmen sadece bir aday için oy kullanabilir." biçimindeki onbirinci tümcesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline, oybirliğiyle karar alındığı kaydeldi.

HSYK'nin yapısı

Kanunun 22. maddesiyle değiştirilen, Anayasa'nın 159. maddesininİkinci fıkrasının, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt, Mehmet Erten, Şevket Apalak ile Zehra Ayla Perktaş'ın karşıoyları ve oyçokluğuyla, aynı maddenin üçüncü fıkrasının; üçüncü tümcesinde yer alan ".iktisat ve siyasal bilimler ." ve ". üst kademe yöneticileri ." ibarelerinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline, oybirliğiyle karar verildiği belirtildi.

Söz konusu maddenin kalan bölümünün Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt, Fulya Kantarcıoğlu, Mehmet Erten , Şevket Apalak ile Zehra Ayla Perktaş'ın karşıoyları ve oyçokluğuy karar verildiğinin altı çizildi.

Dördüncü fıkranın, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt'ün karşıoyu ve oyçokluğuyla, aynı maddenin, beşinci fıkrasının birinci tümcesinde yer alan " . ancak bir aday için ." ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve oybirliği ile iptaline karar verildiği bildirildi.

Birinci tümcesinin kalan bölümü ile ikinci tümcesini ise, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin rettine, Osman Alifeyyaz Paksüt, Fulya Kantarcıoğlu, Mehmet erten, Şevket Apalak ile Zehra Ayla Perktaş'ın karşıoyları ve oyçoklğuyla karar alındığı ifade edildi.

Karara göre, aynı maddenin yedinci fıkrası ile sekizinci fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin redine, oyçoklığ ile karar verildi.

Kısa karar göre, aynı HSYK'nın yapısınmı düzenleyen maddenin dokuzuncu fıkrasının, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt, Fulya Kantarcıoğlu, Mehmet Erten, Şevket Apalak ile Zehra Ayla Perktaş'ın karşıoyları ve oyçokluğuyla, onuncu fıkrasının, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt'ün karşıoyu ve oyçoklığuyla karar verildi.

Kısa kararda, aynı maddenin, onikinci fıkrası ile onüçüncü fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt'ün karşıoyu ve oyçokluğuyla karar verildiği bildirildi.,

Kısa karara göre, değişikliğin, 26. maddesinde yer alan ". ve halkoyuna sunulması halinde tümüyle." ibaresinin ise Anayasa'ya aykırılık savlarının incelenmesi isteminin Anayasa Mahkemesi'nin yetkisizliği nedeniyle reddine, Osman Alifeyyaz Paksüt, Fulya Kantarcıoğlu, Mehmet Erten ile Şevket Apalak'ın karşıoyları ve oyçokluğuyla karar verildi.

Türk bakanlar dışarıda kaldı

|
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Nijerya ziyareti sırasında Türk ve Nijeryalı korumalar arasında gerginlik yaşandı. Nijeryalı korumalar bazı Türk bakanları içeriye almadı. Burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin yayımlar. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Nijerya Cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan tarafından resmi törenle karşılandı.

İki cumhurbaşkanı arasında başbaşa görüşmelerin yanı sıra, heyetler arası görüşmeler gerçekleştirildi.

Karşılama töreninin ardından, Gül ve Jonathan, devlet evinin girişinde gazetecilere poz verdiler.

Türk heyeti dışarıda kaldı

Gül ve Jonathan'ın içeriye geçmesinin ardından, Nijeryalı koruma görevlileri tarafından binanın kapıları hemen kapatıldı.

Bu sırada, Cumhurbaşkanı Gül'e eşlik eden Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Türkiye'nin Abuja Büyükelçisi Aykut Sezgin ile protokol üyeleri dışarıda kaldı.

Protokol üyelerinin içeri alınmasının engellenmesi üzerine, Cumhurbaşkanı Gül ve Jonathan'ın korumaları arasında gerginlik ve itiş kakış yaşandı. Kapının önünde yaşanan tartışmada Türk yetkililer, protokol listesinin Nijerya makamlarına dün akşam iletildiğini ve böyle bir sorun yaşanmaması gerektiğini, görüşmelere girmek istediklerini belirttiler. Yaşanan tartışmanın ardından protokol üyeleri devlet evine girdi.

Öte yandan, resmi karşılama töreni ile başbaşa ve heyetler arası görüşmeleri izlemek üzere Türk basın mensuplarından da sadece 1 kameraman ve 1 foto muhabiri, devlet evinin bahçesine alındı. Karşılama töreninin ardından, bu 2 basın mensubu da tekrar dışarı çıkarıldı.

Cumhurbaşkanı Gül ile Nijerya Cumhurbaşkanı Jonathan'ın görüşmelerin ardından yaptıkları basın açıklamasını da Türk basın mensupları izleyemedi.

Görüşmelerin ardından, Nijerya Cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan, Cumhurbaşkanı Gül onuruna öğle yemeği verdi. Yemeğe Çiçek, Yılmaz ve Büyükelçi Sezgin de katıldı.

Eşitsizliğe vurgu

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dünyanın kuzeyi ile güneyi arasındaki eşitsizliğin mutlaka giderilmesi gerektiğini belirterek, ''Dünyanın bir tarafında insanlar istediği gibi harcarken, başka bir kanadında insanların açlıkla, hastalıkla, eğitimsizlikle uğraşması, milyonlarca insanın önemsiz sebeplerden dolayı hayatını kaybetmesi tahammül edilebilecek bir şey değil'' dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, Nijerya'daki temasları kapsamında Nijerya Cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan ile Türkiye-Nijerya İş Forumu'na katılarak iş adamlarına hitap etti.

D-8 Zirvesinin başarılı bir organizasyonla gerçekleştirilmesinden dolayı Jonathan'a teşekkür eden Gül, Nijerya'nın başarılı bir dönem başkanlığı göstereceğine inandığını söyledi.

Jonathan ile bugün ikili görüşmeler gerçekleştirdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Gül, Nijerya Cumhurbaşkanı Jonathan'ı Türkiye'ye davet ettiğini, Jonathan'ın da bu daveti kabul ettiğini bildirdi.

Cumhurbaşkanı Gül, Nijerya'nın Afrika'nın en önemli ülkelerinden biri olduğunu ifade ederek, 150 milyon nüfusa ve zengin doğal kaynaklara sahip bu ülkeyle ilişkileri geliştirmeye önem verdiklerini kaydetti.

Türkiye'nin de büyük bir ülke olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, iki ülke arasında önemli bir işbirliği potansiyeli olduğunu vurguladı. Bu potansiyeli harekete geçirmek için görüşmeler yaptıklarını aktaran Gül, ''Sayın Jonathan ile görüşmelerimizde, ticareti geliştirme, savunma sanayiinde işbirliği ve özellikle enerji alanında işbirliği konularını öne çıkardık'' diye konuştu.

"Afrika'ya insani sorumlulukla yaklaşıyoruz"

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin sadece Nijerya'ya değil bütün Afrika ülkelerine ilgi gösterdiğinin altını çizdi.

Bu ilginin ekonomiden önce insani değerlere dayandığını, Afrika kıtası ile Osmanlı İmparatorluğu döneminde dostane ilişkilerin kurulduğunu dile getiren Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Kuzey ile güney arasındaki eşitsizlik mutlaka giderilmeli. Dünyanın bir tarafında insanlar istediği gibi harcarken, istediği gibi hayatın zevkini alırken, dünyanın başka bir kanadında insanların açlıkla, hastalıkla, eğitimsizlikle uğraşması, milyonlarca insanın önemsiz sebeplerden dolayı hayatını kaybetmesi tahammül edilebilecek bir şey değil. Türkiye, her platformda Afrika'ya karşı sorumluluğunu ifade ediyor. Afrika'ya karşı insani sorumlulukla yaklaşıyor.''

Kalkınma için sadece ticaretin değil yatırımın da gerekli olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, Türk iş adamlarına Nijerya'da yatırım yapmak için ortaklıklar kurma çağrısı yaptı.

Gül, ticari ilişkilerde dengenin de önemli olduğuna işaret ederek, 10 yıl önce iki ülke arasında 28 milyon dolar düzeyinde olan ticaret hacminde Türkiye'nin Nijerya'ya 26 milyon dolar ihracat yaptığını, iki ülke arasındaki ticaret hacminin bugün 800 milyon doları geçtiğini söyledi.

İki ülke arasında enerji alanındaki işbirliğinin birinci öncelik olduğunu da vurgulayan Gül, Nijerya'nın Türkiye'ye petrol ve petrol ürünleri satabileceğini belirtti. Türkiye ile Nijerya arasında işbirliği yapılabilecek diğer önemli alanın müteahhitlik olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, Türk müteahhitlerinin sektörlerinde dünyada ikinci sırada yer aldığını ve bugüne kadar 160 milyar dolarlık proje gerçekleştirdiklerini söyledi. Gül, Türkiye'nin, teknolojik gücünü Nijerya'ya aktarmak istediğini de kaydetti.

''Bizim devlet adamları olarak görevimiz, size fırsat vermek ve iklim oluşturmak'' diyen Cumhurbaşkanı Gül, ilişkileri geliştirmeye yönelik anlaşmaları en kısa sürede tamamlayacaklarına ve iki ülke iş adamlarının önemli ortaklıklar kuracağına dair inancını da dile getirdi.

Nijerya Cumhurbaşkanı Jonathan'ın konuşması

Nijerya Cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan da dün yapılan D-8 Devlet ve Hükümet Başkanları zirvesine değindikten sonra Türkiye'nin D-8'in en büyük ikinci ülkesi olduğunu söyledi.

Türkiye'nin vizyonu ve ileri görüşü sayesinde D-8'in önemli bir gelişim gösterdiğini anlatan Jonathan, işbirliğini küresel kriz döneminde güçlendirmeye karar verdiklerini kaydetti.

Türk ve Nijeryalı iş adamlarının ortak projeler gerçekleştirmeye başladıklarını da belirten Jonathan, ekonomik ilişkilerin gelişmesi halinde yatırım ve karşılıklı ticaret rakamlarının daha da artacağını belirtti. Jonathan, ''Ufak adımlarla başladığımız ilişkilerimiz enerji, petrol, gaz, tarım alanlarına kadar genişledi'' diye konuştu.

Nijerya'da maden, telekomünikasyon, havacılık ve enerji sektörlerinde önemli özelleştirmelere imza attıklarını da ifade eden Goodluck Jonathan, Türk iş adamlarını Nijerya'daki yatırım ortamından yararlanmaya çağırdı.

Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi de yaptığı konuşmada, iki ülke arasındaki ekonomik işbirliğini daha üst noktalara çıkarmak istediklerini belirtti. Türkiye ile Nijerya arasındaki dış ticaret hacmini son 8 yılda üç katına çıkardıklarını anlatan Büyükekşi, bugün ulaşılan rakamın halen iki ülke arasındaki potansiyelin gerisinde olduğunu söyledi.

Nijerya-Türk Uluslararası Koleji'ne ziyaret

Cumhurbaşkanı Gül, İş Forumu'nun ardından Nijerya-Türk Uluslarası Kolejini ziyaret etti.

Kolejde derslikleri gezen Gül, Nijeryalı öğrencilerle de Türkçe sohbet etti. Burada Kayserispor'u tuttuğunu belirten Nijeryalı bir öğrencinin geride bırakılan futbol sezonunda Bursaspor'un şampiyon olduğunu hatırlatması üzerine de Cumhurbaşkanı Gül, ''İyi oldu. Seneye de Kayserispor şampiyon olsun'' karşılığını verdi. Nijeryalı öğrenci de bunun üzerine, ''inşallah'' dedi.

Ziyaret sırasında okul yöneticilerinden eğitim faaliyetleri hakkında bilgi alan Gül, öğrenci ve öğretmenlerle fotoğraflar çektirdi.

Ziyarette ayrıca Nijeryalı öğrenciler, bazı Türkçe şarkı ve türküler seslendirdi, piyes sahneledi.

Gül, okulda yaptığı konuşmada da öğretmen ve öğrencilere sevgi ve selamlarını sundu. Okulu ziyaret etmekten ve başarılarını görmekten gurur duyduğunu ifade eden Gül, ''Eğitim, bir ülkeye yapılacak en iyi yatırımdır. Bu okulların Türk-Nijerya dostluğuna büyük katkısı olacağına inanıyorum'' dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, okula verdikleri destekten dolayı Nijerya makamlarına teşekkür ederken, Türk öğretmenler ve ailelerini de kutladı.

Gül Nijerya'dan ayrıldı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, D-8 Zirvesi'ne katıldığı ve ikili ziyaret gerçekleştirdiği Nijerya'daki temaslarını tamamlayarak Türkiye'ye hareket etti.

Gül'ü Abuja Nnamdi Azikiwe Havalimanı'ndan Türkiye'nin Abuja Büyükelçisi Aykut Sezgin ile öteki ilgililer uğurladı.

Cumhurbaşkanı Gül ile birlikte Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, milletvekilleri, bürokratlar, iş adamları ve gazetecilerden oluşan heyet de Türkiye'ye gitti.

"Kırılmaz bağlar ve özel ilişkiler"

| 6 Temmuz 2010 Salı
ABD Başkanı Barack Obama ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ülkeleri arasındaki "kırılmaz bağlar ve özel ilişkiler" ile İsrail-Filistin arasındaki doğrudan görüşmelere geçilmesinin gerekliliğine vurgu yaptı.ABD Başkanı Barack Obama, Washington'ı ziyaret eden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray'da bir araya geldi. Obama, görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, iki ülke arasındaki bağları "kırılmaz" olarak nitelendirdi.

Görüşmede birçok konuyu ele aldıklarını belirten Obama, Netanyahu'nun bazı malzemelerin Gazze'ye girmesine izin verme kararından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bunu "gerçek bir ilerleme" olarak gördüklerini ifade eden Obama, İsrail'in Hamas'a füze ve silah ulaşmasının engellenmesine yönelik meşru güvenlik ihtiyaçları karşılanırken, Gazze halkının da ekonomik olarak gelişmesinin bir yolunun olduğuna inandıklarını kaydetti.

Obama, Netanyahu'nun Orta Doğu'da barışı istediğini ve bunun için riskler almaya hazır olduğuna inandığını bildirerek, görüşmede Netanyahu'nun Filistinlilerle ciddi müzakerelerde bulunmaya olan istekliliğini yeniden ortaya koyduğunu aktardı.



"İsrail doğrudan görüşmelere hazır"

ABD Başkanı Obama, İsrail'in güvenlik ihtiyaçlarının karşılandığı, Filistinlilerin de egemen bir devlete sahip olduğu bir çözüm vizyonunu yakalamanın artık tam zamanı olduğunu vurgulayarak, "Bu zor olacak, sıkı bir çalışma gerektirecek. Dolaylı görüşmeler zaten sürüyor şu anda ve bu görüşmelerin doğrudan görüşmelere yol açmasını umuyoruz" dedi.

İsrail hükümetinin de doğrudan görüşmelere hazır olduğuna inandığını belirten Obama, "İnsanların ciddi olduğunu gösteren ve bölgeye bunun sadece lafta kalmadığı mesajımızı veren güven inşası tedbirlerine ihtiyaç var" diye konuştu.

Çözüme kavuşturulması gereken konuların hala olduğunu, ABD ve İsrail olarak, bu konular üzerinde işbirliği halinde çalıştıklarını ifade eden Obama, ayrıca İsrail ile Filistin arasında barışın sağlanmasında çevre ülkelerin rolünün önemine dikkati çekerek, bu noktada Arap ülkelerinin de barışa destek olması gerektiğini söyledi.



"İsrail'in kendine has güvenlik ihtiyaçları var"

Obama, Netanyahu ile İran konusunu da ele aldıklarını bildirerek, "ABD olarak, İran'a, uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmesi ve kendisini komşuları ve uluslararası topluma tehdit haline getiren provokatif davranışlarını durdurması için baskıyı sürdürmeye devam edeceklerini" tekrarladı.

Görüşmede, New York'ta düzenlenen "Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (NPT) Gözden Geçirme Konferansı"nda ele alınan konuları konuştuklarını belirten Obama, ABD'nin bu konudaki politikasında değişiklik olmadığını Netanyahu'ya yeniden bildirdiğini kaydetti.

Obama, "İsrail'in büyüklüğü, tarihi, içinde bulunduğu bölge ve kendisine yönelik tehditler göz önüne alındığında, kendine has güvenlik ihtiyaçları olduğuna inandıklarını" ifade ederek, İsrail'in bölgedeki tehditlere cevap verebilir olması gerektiğini, bu nedenle "ABD olarak, İsrail'in güvenliğine olan bağlılıklarında hiçbir tereddüt yaşamadıklarını" bildirdi.

"ABD'nin İsrail'den güvenlik çıkarlarını zayıflatacak hiçbir adım atmasını asla istemeyeceğini" kaydeden Obama, ABD-İsrail ilişkilerinin her alanda güçlenmeye devam ettiğini söyledi.


"Güvenli bir barış"

İsrail Başbakanı Netanyahu ise Obama ile birçok konuda kapsamlı ve "mükemmel" bir görüşme yaptıklarını ifade etti.

"Önümüzdeki aylar ve yıllarda, yeni tehditlere karşı ülkelerimizi, halklarımızı ve ortak çıkarlarımızı korumak için birlikte çalışacağız" diyen Netanyahu, barışı sağlamanın yollarını bulma isteklerini dile getirdi.

Netanyahu, İran'ın nükleer silah edinmesi ihtimalinin "ufukta görünen en büyük yeni tehdit" olduğunu savunarak, "İran'ın her yere terör yaydığını ve halkını acımasızca yıldırdığını" söyledi. İran'a yaptırım konusunda BM Güvenlik Konseyi ve ABD Kongresi'nden çıkan kararlara işaret eden Netanyahu, diğer ülkelere de "ABD'nin yolunu izleyerek", İran'a karşı daha sert yaptırımlar benimsemeleri çağrısında bulundu.

Netanyahu, İsrail ile Filistinliler arasındaki barışa bağlılıklarını belirterek, barışın iki tarafın da hayatını daha iyi hale getireceğini ve bölgeyi değiştireceğini dile getirdi. "İsraillilerin barışın olması için çok şey yapmaya hazır olduğunu" bildiren Netanyahu, ancak atılacak tüm adımlardan sonraki barışın "güvenli bir barış" olmasından emin olmak istediklerini kaydetti.

Netanyahu, "Benimseyebileceğiz bir çözüm olduğunu düşünüyorum" diyerek, "doğrudan görüşmelere başlamanın tam zamanı olduğunu" vurguladı. Barışın herkes için en iyi seçenek olduğunu belirten Netanyahu, "Bunu yapmak için şu anda eşsiz bir zaman dilimi ve fırsata sahibiz" dedi.


Sorular

Obama, İsrail'in yeni yerleşim inşasına koyduğu moratoryumun Eylül ayında sona ereceği, bunun uzatılmasının doğrudan görüşmelere geçilmesinde yardımcı olup olmayacağına yönelik soru üzerine, "İsrail'in son aylardaki itidalli yaklaşımının doğrudan görüşmelere geçilmesi umutlarına yardımcı olduğunu" söyledi.

Doğrudan görüşmelerin, moratoryumun sona ermesinden önce başlaması halinde, bunun taraflarda daha fazla güven ve başarı iklimi yaratacağını ifade eden Obama, iki tarafça alınabilecek bir dizi güven inşası tedbiri olduğunu, bunun başarılı müzakereye yönelik olasılıkları geliştirdiğini kaydetti.

Filistinlilerin "uluslararası düzeyde İsrail'i sıkıntıya sokacak fırsatlar arayışı yerine yapıcı bir ton kullanmaları, provokatif dilden kaçınmaları ve tahrik için gerekçeler aramamaları"nın çok önemli olduğunu bildiren Obama, "Gazze'ye yönelik atılan bazı adımların güven inşasında yardımcı olduğunu ve bu konuda ilerleme sağlanması halinde, Filistinlilerin barışın, söylem ve şiddetin getiremeyeceği şeyleri getirebileceğini görebileceğini" ifade etti.

Obama, "Son bir yıl içinde İsrail ile aranıza mesafe koydunuz. Bu politikanızın bir hata olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine, bu tür bir yoruma katılmadığını bildirdi.

ABD ile İsrail arasındaki ilişkilerin özel olduğunu ve buna devamlı vurgu yaptıklarını belirten Obama, tanıştığından bu yana da Netanyahu'ya güvendiğini söyledi. "ABD'nin İsrail'in güvenliğine ve aralarında özel bağa bağlılığını" dile getiren Obama, "Bunu desteklemek için, sadece sözle değil, eylemlerle de gereken ne varsa yapacağız" diye konuştu.

İsrail'in güvenliğini temin edecek bir barışın sağlanması yolunda bazı stratejik ve taktik düzeyde zor seçimler olabileceğini ifade eden Obama, "Bunu Başbakan da anlıyor, birlikte bu yolda çalışacağız. Bu doğrultuda sadece önümüzdeki aylarda değil, yıllarda birlikte çalışacağız" ifadesini kullandı.

Netanyahu da Obama ile görüşmesinde, barış sürecini ilerletmek için gelecek günler ve haftalarda atılabilecek somut adımlar üzerinde durduklarını söyledi. "ABD ile İsrail arasındaki özel ilişkilerin sona erdiğine yönelik" yorumların tamamıyla yanlış olduğunu ifade eden Netanyahu, "Bu ilişkinin bir derinliği ve zenginliği var" dedi. Birçok alanda kalıcı bağlara sahip olduklarını belirten Netanyahu, Obama'nın, İsrail ile ABD arasındaki bağların "kırılmaz" olduğu yönündeki sözlerine katıldığını bildirdi.

Orhan Erinç Cumhuriyet Vakfı Başkanı

|
Cumhuriyet Vakfı başkanlığına tek aday olan Orhan Erinç oybirliğiyle seçildi. Vakıf başkan vekilliğine Alev Coşkun, genel sekreterliğine Şükran Soner, saymanlığa da İbrahim Yıldız getirildi. Vakıf Yönetimi ayrıca Cüneyt Arcayürek ve Ali Sirmen'in yayın kurulu üyeliklerine seçilmesine karar verdi. Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:

Yönetim Kurulu Başkanı ve başyazarımız İlhan Selçuk’un ölümünün ardından toplanan Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu 6 Temmuz 2010 günü aşağıdaki kararları almıştır.

1. Cumhuriyet Vakfı Resmi Senedi’nin başlangıç bölümünde şu ilkeler yer almaktadır:

‘Cumhuriyet ne hükümet, ne de parti gazetesidir. Cumhuriyet yalnız Cumhuriyet’in, bilimsel ve yaygın anlatımıyla demokrasinin savunucusudur. Cumhuriyet ve demokrasi fikir ve esaslarını yıkmaya çalışan her kuvvete karşı mücadele edecektir. Ülkemizde her anlamıyla gerçek bir demokrasi kurulması için bütün varlığı ile çalışacaktır. Cumhuriyet Atatürk devrim ve ilkelerinin açtığı ‘aydınlanma’ yolunda, aklın bağnazlıktan, bilimin dinden bağımsızlaşması, laiklik ilkesinin toplumca benimsenmesi için çaba gösterecektir. ‘İnsan Hakları ve Temel Özgürlükler Bildirgesi’ni demokrasinin evrensel anayasası olarak benimseyen Cumhuriyet, amaçlarına ancak Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı ve bütünlüğü kapsamında ulaşılacağını temel ilke sayar. (...) Kimliği, ilkeleri ve amaçları bu uzun süre içinde belirlenip toplumda kök salan Cumhuriyet’i aynı yörüngede yaşatmak Cumhuriyet Türkiyesi'nde, topluma ve Cumhuriyet okurlarına karşı bir ödev niteliğine dönüşmüştür.’

Cumhuriyet Gazetesi’nin vakıf resmi senedinin ‘Başlangıç’ bölümünde açıkça belirlenen bu yörüngede, daha da etkin olarak yayın yaşamına devam edeceğini Cumhuriyet Vakfı yönetim kurulu kararlılıkla vurgulamaktadır.

2. Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu, yapılan iş ve görev bölüşümü sonucunda, vakıf başkanlığına Orhan Erinç’in, başkan vekilliğine Alev Coykun’un, vakıf genel sekreterliğine Şükran Soner’in ve vakıf saymanlığına İbrahim Yıldız’ın seçilmelerine karar vermiştir.

3. Yayın Kurulu Başkanlığı’na Orhan Erinç’in, yayın kurulu başkan yardımcılığına İbrahim Yıldız’ın seçilmesine, ayrıca Cüneyit Arcayürek ve Ali Sirmen’in yayın kurulu üyeliklerine seçilmesine karar verilmiştir.

4. Cumhuriyet Gazetesi’nin imtiyaz sahibi yalnız ve yalnız ‘Cumhuriyet Vakfı’ olup, vakfa özgülenen bu imtiyaz hakkının herhangi bir şekilde başkalarına devri, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da söz konusu değildir. Cumhuriyet Vakfı ve Cumhuriyet Gazetesi, her zamanki gibi her türlü güç ve çıkar odaklarından bağımsız bir şekilde, okurları ile bütünleşerek ve onlardan alacağı güç ve destekle yoluna devam edecektir.

Kamuoyuna ve okurlarımıza saygıyla duyurulur.

Cumhuriyet Vakıf Yönetim Kurulu

Gazetecilikte 53 yıl

Balıkesir’de 1936 yılında doğan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erinç, Özel Gazetecilik Okulu’nu bitirdi. Son Posta’da başladığı gazeteciliği (1957), Yeni Sabah ve Cumhuriyet (1963-1981) gazetesinde sürdürdü. Gece Postası gazetesinde (1962) ve Türk Haberler Ajansı’nda (1984-1985) Genel Yayın Müdürlüğü yapan Erinç, 1993 yılında Cumhuriyet'e döndü ve Genel Yayın Yönetmenliği (1994-2001) görevlerinde bulundu. Hürriyet gazetesinde (1981-1984) köşe yazarlığı yapan Erinç, Güneş gazetesinde (1987-1990) dizi yazılar ve araştırma müdürlüğü yaptı. Cumhuriyet gazetesinde 4 Ocak 2001’den bu yana köşe yazıları yazan Erinç, haber (1972), röportaj (1963-1970), inceleme (1967-1968-1970-1971-1972) dallarında, 8 Gazetecilik Başarı Ödülü, Türk Dil Kurumu Basın Dil Ödülü, (1976), İstanbul Tabip Odası Sağlık Ödülü (1995), Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü Ödülü (1997), Türkiye Bilişim Vakfı Bilişim Medya Ödülü (1998) ve Sevda – Cenap And Müzik Vakfı Onur Ödülü gümüş madalyasını (1999), İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi 60.Yıl Onur Ödülü'nü (2010) aldı.

“Türk Basınında Cumhuriyet’in 60 Yılı” kitabını (1983) İbrahim Örs ile birlikte hazırlayan Erinç’in “Bir Arpa Boyu”, “Medya ile Politika”, “Pazartesi Yazıları/Şu Bizim Enayi Defteri”, “Ayın Tarihi Atatürk Özel Sayısı- Kasım 1938”, “Demokrasiye Kitakse”, “Sıkmabaşın Başağrısı”, “Medya ve Demokrasi Masalları”, “Atatürk’ün Emniyet Müdürü” adlı kitapları bulunuyor. Erinç, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde yüksek lisans öğrencilerine “Türk Basınının Ortak Sorunları”, lisans öğrencilerine “Haber Toplama ve Yazma Tekniği” ile “Basın Ahlakı”, İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde “Temel Gazetecilik” dersleri verdi. Basın Şeref Kartı sahibi olan Erinç, evli ve iki kızı, bir torunu var.

Alıntı: Cumhuriyet Gazetesi

AKP'li Şahin'den, Rize Belediye Başkanı'a kınama

| 3 Temmuz 2010 Cumartesi
AKP Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı ve Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin, Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı'nın yaptığı açıklamaların AKP ilkelerine ve yasalara aykırı olduğunu ifade ederek, "Yapılan açıklamayı talihsiz ve kadın onuruna aykırı bularak kınamaktayız" dedi. AKP Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı ve Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin, yaptığı yazılı açıklamada, AKP'nin kuruluşundan bu yana, parti ve hükümet çalışmalarının esasını teşkil eden tüzük ve programlarında, kadın haklarının önemini koruduğunu bildirdi. Şahin, Türk kadınının çağdaş, müreffeh, öz güvenli, güçlü bireyler olarak sosyal, siyasal ve ekonomik hayatta yerini alabilmesi için Anayasadan TCK'ya, İş Kanunu'ndan eğitim, sağlık ve sosyal yardımlaşma uygulamalarına kadar bazı yasal düzenleme ve uygulamaların hayata geçirildiğini belirtti.

En son Kadın Kolları teşkilatı çalışmalarının öncülük ettiği "Kadın İstihdamı Üst Kurulu"nun kurulmasını sağlayan Başbakanlık genelgesinin 25 Mayıs'ta yayınlandığına işaret eden Şahin, "Kadına yönelik şiddet başta olmak üzere töre, namus cinayeti, erken yaşta evlilik, berdel, kuma gibi kadının özgür ve öz güvenli bireyler olması yönündeki engellerin kaldırılması, kadın politikalarımızın ayrılmaz parçasıdır. 'Güçlü aile güçlü birey' anlayışımızla, çocukları, eşi, yaşlılarıyla barışık ve uyum içinde, her bir bireyin hakkının tek tek fakat bir arada korunduğu bir aile hayatı, muhafazakar demokrat anlayışımızın ayrılmaz parçasıdır. 'Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü' anlayışımız yasal tüm düzenlemelerde önceliğimiz olmuştur" dedi.
Şahin, Kadın Kolları teşkilatları aracılığıyla, kadının güçlenerek geldiği bir yapıyla, siyasette kalıcılığını artırmak yönünde çalışmalarının 8 yıldır aralıksız sürdüğünü kaydederek şöyle dedi:
"Bütün bunlardan hareketle, Medeni Kanunumuzun ilgili maddesi son derece açıkken, Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı'nın yaptığı açıklama çağımız kadın profiline uymamakla birlikte, partimiz ilkelerine ve yasalara da aykırıdır. Bundan dolayıdır ki; yapılan açıklamayı talihsiz ve kadın onuruna aykırı bularak kınamaktayız. Yapılan açıklamayla ilgili olarak, AK Parti'nin yetkili organlarınca gerekli inceleme yapılmaktadır. İnceleme sonucu kamuoyuyla paylaşılacaktır."

AKP'de sessiz tepki

|
İstanbul Milletvekili Murat Başesgioğlu'nun istifası AKP'de "sessiz" karşılandı. Murat Başesgioğlu'nun istifası, AKP kulislerinde bir haftadır konuşuluyordu, istifanın verildiği saatlerde ise milletvekilleri "sessiz" kalarak tepki gösterdi. Öte yandan Başesgioğlu'nun açılım istifasının AKP'de devam edip etmeyeceği tartışmaları yapılıyor.

İstifa etmeden önce Erdoğan'a haber verdi

Başesgioğlu, istifasından önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a haber verdi. Partiden ayrılacağı bir haftadır AKP kulislerinde konuşulan Başesgioğlu'nun istifa haberi bugün akşam saatlerinde geldi. Başesgioğlu, istifasını yazılı açıklama ile kamuoyuna duyurdu.

Telefonunu kapattı

Başesgioğlu ile arkadaşlıkları çok eski yıllara dayanan Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, "Aradım, konuşamadım" dedi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz ise, "6.5 yıldan fazla bakanlık yapmış arkadaşımız. Biz de sizden öğrendik" diye konuştu.

"7 yıl bakanlık yaptı sitemi"

AKP Grup Başkanvekili Suat Kılıç da Başesgioğlu'nun istifasını şu sözlerle değerlendirdi:
"AK Parti İstanbul'dan seçilen bir isim. 3 Kasım 2002 sonrasında kurulan ilk AK Parti Hükümeti'nden itibaren 7 yıla yakın bir süre kesintisiz olarak AKP hükümetlerinde bakan sıfatıyla görev almış bir isim aynı zamanda. İki dönem AK Parti'den seçilen ve 7 yıla yakın süre ile bakanlık yapan ve siyasi kariyerinin en önemli bölümünü AK Parti çatısı altında geçirmiş olan bir ismin en azından seçildiği 23. Dönemin sonuna kadar siyasi sorumluluğunun ve kendisine güvenmek suretiyle oy verenlerin hakkını AK Parti'de kalmak suretiyle vermiş olması, siyasetin doğası gereği kendisinden beklenen davranış olurdu. Tek taraflı bir işlem olan istifa yoluna gitmiştir. Kişisel görüşü kendi kanaatidir. AK Parti kendi değerlendirmesini yapacaktır. Ama asıl değerlendirmeyi seçmeni yapacaktır."

Maç izlediler

AKP'li bazı vekiller, istifanın ardından yorum yapmamayı tercih ederken, bazıları da Başesgioğlu'nun yıllarca bakanlık yaptıktan sonra istifa etmesini eleştirdi. İstifanın ardından AKP'li milletvekilleri kuliste bulunan televizyonlarda Brezilya-Hollanda Dünya Kupası karşılaşmasını takip etti. AKP kulislerinde daha önce, "demokratik açılım" sürecinde sık sık eleştirilerini gündeme getiren milliyetçi kanattan 9 milletvekilinin de istifa edip etmeyeceği tartışması yapılmıştı. Başesgioğlu'nun açılım istifasının AKP'de devam edip etmeyeceği tartışmaları yapılıyor. AKP yönetimi tarafından bazı milletvekillerinin sıkı markaja alındığı belirtildi.

Muhalefet ne dedi?

CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, "İstifa etmiştir. Kendi kararı" yorumunu yaparken BDP'li İdari Amiri Sırrı Sakık da, "İstifa edene de intihar edene de karışılmaz. Bu şahsiyetteki kişilerin gidip gelmesi normal" dedi. Burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin ile Cumhuriyet Portaldan alınmış bir haberi okudunuz.

"Şırnak ve İzmir'deki annenin acısı eşit"

|
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, ''Şırnak'taki bir annenin acısı ile İzmir'deki bir annenin acısı eşittir'' dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, GAP Kalkınma Platformu Yürütme Kurulu toplantısına katılmak üzere geldiği Şırnak'ta gazetecilere yaptığı açıklamada, hükümetin bölgenin sorunlarını çözmesi için öncelikle halkın düşüncelerini ve söylemlerini dinleyip onlarla birlikte hareket etmesi gerektiğini söyledi.

Hükümetin Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıda hayatını kaybedenler konusundaki duyarlılık ve gayretini, bu bölgede de terörün bitmesi, iş, aş ve sosyal barışın yaratılması konusunda göstermesi gerektiğini kaydeden Oran, şunları söyledi:

''Türkiye çok sıkıntılı bir süreçten geçmektedir. Türkiye'nin her yerinden annelerin gözyaşı döktüğü bu süreçte sayın Başbakanın tatilde olması beni düşündürüyor. Demokratik açılımı Türkiye'deki hiçbir vatandaşımız ve sivil toplum örgütleri anlamış değil. Özelikle bölgeyle ilgili çözüm üreteceksek bölgede olmak gerekir. Bölgenin sorunlarını bölge halkıyla ele almak gerekir. Buradaki kimlik sorunları olsun, kültürel sorunlar olsun, sosyal devlet sorunu olsun, ekonomi olsun, bu bölgeye gelmeden, buradaki halkla, buradaki sivil toplum kuruluşları ile birlikte beraber sağduyulu ortak bir şekilde ele almadan olmaz.''

Bölge insanının sesine ve söylemlerine dikkat edilmesi gerektiğini kaydeden Oran, ''Acılar, kederler, sevinçler ortak paydalardır. Bugün Şırnak'taki bir annenin acısı ile İzmir'deki bir annenin acısı eşittir'' diye konuştu.

Bölge insanının kültürel kimlik talebinin dikkate alınması gerektiğini ifade eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Oran, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Kültürel kimlik ile ilgili vatandaşlarımızın taleplerinin dikkate alınması gerekiyor. Diğer bir konu sosyal devletin eğitimde, sağlıkta güvenlikte burada eşit şekilde her türlü alt yapıyı sağlayarak yapması gerekiyor. Ekonomik kalkınma da önemlidir. Burada sürdürülebilir bir ekonomi olması lazım. Burada iş olmazsa aş olmazsa sosyal barış olmaz. Bugüne kadar uygulanan politikalara baktığınızda teşvik politikaları sürdürülebilir insani bir ekonomi sağlamamıştır.''

''Biz ne Musul'u ne Telafer'i ne Kerkük'ü unutmayız''

|
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Irak'ta ister Türkmen, ister Kürt, ister Araplara bir zulüm sözkonusu olduğunda ilk sesini yükseltecek ülkenin Türkiye olacağını söyledi. TBMM Genel Kurulunda, Dışişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı'nın görüşmeleri sürüyor. Burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin haberin şekli şu şekildedir:

Tasarı üzerine söz alan AKP İzmir Milletvekili Mehmet Tekelioğlu, Türkiye'nin her alanda yenilenmeye geçtiğini, bunun beraberinde bazı ihtiyaçları da ortaya çıkardığını ifade etti. Tekelioğlu, Dışişleri teşkilatı ile ilgili görüşülen tasarının da bu kapsamda önemli bir düzenleme olduğunu söyledi. Türkiye'nin, dünyada artık daha iyi bir konumda bulunduğunu, uluslararası platformda söz sahibi olduğunu belirten Tekelioğlu, bu başarıların kendiliğinden gelmediğini, hükümetin dış politikada başarılı çalışmalar yaptığını anlattı.

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ise Bakan Davutoğlu'nun dün Genel Kurulda yaptığı konuşmayı anımsatarak, Türkiye'nin, 57. Hükümet döneminde de G-20 üyesi olduğunu, ancak iktidarın bu üyeliğin AKP döneminde gerçekleşmiş gibi göstermeye çalıştığını savundu.

Hamzaçebi, 1989 yılında Helsinki Zirvesi'nde AB'nin tam üye adayı olarak ilan edilen Türkiye'nin, AKP iktidarı döneminde, AB'nin kapısında bekletilen bir ülke olduğunu öne sürdü.

Davutoğlu'nun, ''Kudüs Filistin'in başkenti olacak'' şeklinde bir ifade kullandığını ifade eden Hamzaçebi, ''İtiraz etmiyoruz ama Sayın Bakan acaba Karabağ ile veya KKTC ile ilgili neden aynı kararlılığı göstermiyor. Acaba Musul'daki Türkler kimindir? Bunlara sahip çıkacak bir Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı yok mudur? Dini motiflere dayalı, ulusal çıkarları biraz daha ikinci plana atan bir anlayış görüyorum'' diye konuştu.

Bakan Davutoğlu'nun ''yeni Osmanlıcılık'' olarak isimlendirilebilecek politika yürütürken Osmanlı İmparatorluğu'ndan güç almasına olumlu baktığını ifade eden Hamzaçebi, ''Büyük devlet geleneğine sahip milletiz. Buradan güç almak önemli, ancak Sayın Bakan geçmişimizden güç alırken, acaba Cumhuriyetin değerlerinden güç alıyor mu? Sayın Bakan'ın, Cumhuriyetin değerleri ile herhangi bir problemi olup olmadığını kendisine sormak istiyorum'' dedi.

BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık ise İran, Irak gibi ülkelerle yapılacak diplomatik görüşmelerle Kürt sorunun çözülemeyeceğini, Çözümün, Türkiye'de, Ankara'da aranması gerektiğini söyledi. Suriye'de 400 kişinin gözaltına alınmasını da eleştiren Sakık, Suriye yönetiminin ''halkın üzerine kışkırtılmasının yanlış olduğu'' görüşünü dile getirdi.

"Gerekli olduğu zaman açıklarız"

Milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Yukarı Karabağ konusunda her zaman, her zeminde hassasiyetlerini vurguladıklarını ve buna devam ettiklerini söyledi. Davutoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2009 yılında Azerbaycan Meclisinde yaptığı konuşmada da bu hassasiyeti çarpıcı bir şekilde vurguladığını kaydetti.

Musul konusunda da aynı hassasiyeti gösterdiklerini, Türkiye'den ve dünyadan Musul'a giden ilk Dışişleri Bakanı'nın kendisi olduğunu belirten Davutoğlu, ''Biz ne Musul'u ne Telafer'i ne Kerkük'ü, unutmayız'' dedi.

Irak'ta Kürtler ne zaman zulüm gördüyse Türkiye'nin onların yanında olduğunu ifade eden Davutoğlu, 1988-1991 yıllarında göç eden Kürtlerin Türkiye'de ağırlanışının bunun en iyi örneği olduğunu dile getirdi. Davutoğlu, ''Irak'ta ister Türkmen, ister Kürt, ister Araplara bir zulüm sözkonusu olduğunda ilk sesini yükseltecek olan ülke Türkiye olacaktır'' diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail Endüstri ve Ticaret Bakanı Benjamin Ben-Eliezer ile Brüksel'de görüşmesiyle ilgili talebin İsrail tarafından gelip gelmedeğine ilişkin soru üzerine, ''Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı olarak, yüce Meclisin huzurunda bir kez daha söylüyorum: Görüşme talebi İsrail tarafından gelmiştir. Gerekli olduğu zaman da bu talebin nasıl geldiğini açıklarız'' dedi.

Bakan Davutoğlu, Başbakan Erdoğan'ın, Toronto'da Barack Obama ile yaptığı görüşmede bütün konuların tam ittifak anlayışı ve açık bir şekilde ele alındığını, ABD ile ilişkilerde herhangi bir sıkıntı olmadığını söyledi.

Davutoğlu, başka bir soruya karşılık, nükleer silahın kimin elinde olursa olsun tehlike arz ettiğini, bu nedenle Türkiye'nin bulunduğu bölgede ve dünyada nükleer silah istemediklerini ifade etti.

Dışişleri Bakanlığı yeniden yapılandırılıyor

|
TBMM Genel Kurulunda, temel kanun olarak ele alınan Dışişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 1. bölümü kabul edildi. İlk 18 maddeden oluşan 1. bölümde kabul edilen düzenlemelere göre, Dışişleri Bakanlığı, AİHM'deki davalarda, Adalet Bakanlığı ile işbirliği yaparak, takip edecek.
Dışişleri Bakanlığı, aralarında Çatışmayı Önleme ve Kriz Yönetimi Genel Müdürlüğü, Siyaset Planlama Genel Müdürlüğü, Küresel ve İnsani Konular Genel Müdürlüğünün de bulunduğu 25 genel müdürlükten oluşacak.

''Diplomasi Akademisi'' oluşturulacak. Akademi, personel eğitimi ve hizmet içi eğitim faaliyetlerini de yürütecek.

Tasarı, tarih, sosyoloji, halkla ilişkiler ve tanıtım ile psikoloji bölümü mezunlarına da meslek memuru olabilme imkanı getiriyor.

Bakanlıktaki 30 yıllık fiili hizmet süresi içerisinde bazı üst unvanları alamamış olan meslek memurları, bu unvanları alma haklarını yitirecek. Ancak, unvan alamayanların yurt dışına çıkış engeli kaldırılacak.

''Konsolosluk'' ve ''ihtisas memurluğu'' adı altında ikinci bir kariyer memuriyeti oluşturulacak. Konsolosluk ve ihtisas memurları; halen meslek memurları tarafından yürütülen konsolosluk, protokol, kültür, ekonomi, dış ticaret, idari ve mali işler, personel, kamu diplomasisi, ulusal mevzuatla bağlantılı hukuki işler, elektronik konsolosluk ve bilişim hizmetleri ile özel uzmanlık bilgisi gerektiren diğer alanlarda görev yapacak. Konsolosluk ve ihtisas memurları, yurt dışı sürekli görevlerde temsil görevine ve sorumluluğuna da sahip olacak.

Yurt dışı sürekli görev kapsamına teknik hizmetler sınıfı da alınıyor. Bu kapsamda, yurt dışına sürekli görevle gönderilecek teknisyenler, birkaç farklı ülkedeki temsilciliklerin bilişim altyapısından sorumlu olacak.

Diplomatik misyon şefliğine bağlı sorumluluk ve vazifeler, meslek memurlarınca daha erken bir dönemde üstlenilebilecek. Bu çerçevede, ikinci ve üçüncü derece kadrolardaki meslek memurları da belirli temsilciliklerle sınırlı olmak üzere, büyükelçi olarak atanabilecek.

Bakanlık personeline yurt dışında okuyan çocukları için eğitim yardımı yapılacak. Yurt dışında görev yapan en düşük dereceli memur da diğer görevlilerle aynı miktarda eş ve çocuk yardımı alacak.

Yurt dışında görev yapan personel ile eşi ve çocuklarının 2 yıl da bir defa olmak üzere Türkiye'ye geliş-gidiş masrafları karşılanacak.

Bazı mahrumiyet ve savaş bölgelerinde görev yapan personele, değişen oranlarda teşvik ödeneği verilecek, uğradıkları zararlar tazmin edilecek.

Tasarı üzerindeki görüşmeler

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, bakanlıktan önce kaleme aldığı bir makalesinden alıntı yaparak, bunun ''Cumhuriyeti kuran kadroları, Cumhuriyet devrimlerini inkar eden, Cumhuriyet devrimlerinin Türk toplumuna adeta ayak bağı olduğunu ifade eden, Cumhuriyeti kuran kadroları, psikolojik dengesizlikle suçlayan bir yaklaşım'' olduğunu savundu.

Hamzaçebi, Davutoğlu'nun halen bu düşüncede olup olmadığını sorarak, ''Türkiye'nin dış politikasına yön veren, 21. yüzyıl için Türkiye'ye iddialı misyon biçmeye çalışan Sayın Bakan, Cumhuriyetin değerlerinden güç almakta mı?'' dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ, Barzani'nin, terör örgütünün kanlı eylemlerine ortak olduğunu ifade ederek, Barzani'ye, Türkiye'ye verdiği zarar ölçüsünde, kendisinin de zarar göreceğinin hissettirilmesi gerektiğini belirtti.

CHP Bursa Milletvekili Onur Öymen ise diplomaside başarının, görüşme saatleri ve uçuş milleriyle ölçülmediğini dile getirdi.

Görüşmelerden sonra tasarının 1. bölümü kabul edildi.

Verilen aradan sonra komisyon ve hükümetin yerini almaması üzerine Türkiye ile Kazakistan Arasında Stratejik Ortaklık Anlaşmasını Onaylayan Kanun Tasarısı'nın görüşülmesine geçildi. Tasarı, görüşmelerin ardından kabul edildi.

TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, sıradaki teklif ve tasarılarda hükümetin yerini almayacağının belli olduğunu ifade ederek, 6 Temmuz Salı günü saat 15.00'de toplanmak üzere birleşimi kapattı. Cumhuriyet portaldan burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin olarak alıntı yaptık.

Partilerin Anayasa Mahkemesi hesabı

|
Yeni Anayasa Paketiyle ilgili tartışmalar devam ediyor... Siyasi kulislerde hesaplar Anayasa Mahkemesi'nin Anayasa paketi için yapacağı oturuma kilitlendi. CHP'nin Anayasa paketinin iptali başvurusunu kabul eden Anayasa Mahkemesi, paketi önümüzdeki günlerde şekil yönünden inceleyecek. Mahkemenin vereceğe karara göre siyasi partilerin yol haritası da belli olacak.

Siyasi kulislerde mahkemenin, paketi iptal etmesi halinde AKP'nin erken seçim kararı alabileceği konuşulurken, TBMM'nin de bu nedenle açık tutulduğu iddia ediliyor. Muhalefet partileri ise olası bir baskın seçime karşı hazırlık yapıyor.

Gözler Anayasa Mahkemesi'nde

Mahkemenin vereceği karara göre siyasi partilerin yaz boyunca izleyeceği stratejide belli olacak. AKP, paketin 12 Eylül'de referanduma sunulacağı şekilde planlarını yapıyor. Paketin iptal edilmesi ve dolayısıyla referandumun olmaması halinde AKP'nin ne yapacağı ise merak konusu oldu. Siyasi kulislerde paketin iptal olması halinde hükümetin erken seçim kararı alacağı konuşulsa da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yaptığı konuşmalarda seçimin zamanında olacağının altını çiziyor.

Muhalefet beklemede

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Anayasa Mahkemesi'nin kararını beklediklerini, ona göre yurt gezilerine başlayacaklarını söyledi. Türkiye'nin ihtiyacının erken seçim olduğuna işaret eden Vural, "İhtiyaç olan 7 Kasım 2010'da seçime gidilmesidir" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise olası bir erken seçime karşı hazırlıklarını yapıyor. Kurultayın ardından yurt gezilerine başlayan CHP Genel Başkanı, her hafta sonu il il geziyor.

Politika kulvarında erken seçim rüzgârları eserken, siyasi kulislerde AKP'nin erken seçim kararı almasına pek sıcak bakılmıyor. Devamla burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin olarak haberi Cumhuriyet Portaldan aldık.

"AKP fındık kurdudur"

|
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, terörün sonlandırılması için cesur ve kararlı olunması gerektiğini belirterek, ''Çözümün, terörün sonlandırılmasına kilitlenmesi gerekiyor'' dedi. Kılıçdaroğlu, AKP'nin fındık üreticilerine yönelik politikalarını eleştirerek, ''AKP fındık kurdudur, o fındık kurdundan kurtulmak için ilaçlamamız lazım'' söyleminde bulundu. Burmeh yaza lida fx15 biber hapı ile formda girin olarak haberin devamı şu şekildedir:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Trabzon'a hareketi öncesinde Esenboğa Havalimanı'nda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Sınır bölgesine gerçekleştirdiği ziyarete ilişkin bilgi veren Kılıçdaroğlu, Siirt'e gideceğini Etimesgut Askeri Havaalanı'na geldiği zaman öğrendiğini, ziyaret kapsamında Çukurca'da sınırlarla ilgili bir brifing verildiğini anlattı.

Kılıçdaroğlu, ziyarette Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un kendisine eşlik ettiğini, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner ile de siperlerde karşılaştıklarını söyledi. Bir gazetecinin ''Kara harekatı ile ilgili bir izlenim edindiniz mi?'' sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, ''Ben böyle bir izlenim edinmedim, ama öyle bir harekat siyasi iradenin kararına bağlıdır. Parlamento o yetkiyi vermiş zaten'' dedi. Başka bir soruyu yanıtlarken, bugüne kadar terörün sonlandırılmasının hep askere havale edildiğini, oysa bu kadar köklü ve ciddi bir sorunun tamamen askere havale edilmesinin yanlışlığının öğrenilmesi gerektiğini bildiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Siyasetin, çözüm üretmesi gerekiyor. Çözümün zor olduğunu biliyoruz, ama kamuoyu desteğini alarak çözümün, terörün sonlandırılmasına kilitlenmesi gerekiyor. Terörün sonlandırılması, iç politika malzemesi yapılmamalıdır. Bunun bir partinin başarısı ya da başarısızlığı olarak görülmemesi gerekir. Terörün sonlanması için cesur ve kararlı olmak gerekir.''

Ziyareti sırasında bir sınır karakolunda askerlerle yediği öğle yemeğini de anlatan Kılıçdaroğlu, burada Türkiye'nin çeşitli illerinden erlerle sohbet etme imkanı bulduğunu ve hemşehrisi olan bir askerle de karşılaştığını ifade etti. Bölgedeki yurttaşların, bulundukları zor koşulları kendisine anlattıklarını belirten Kılıçdaroğlu, onların anlattıklarını, taleplerini salı günü gerçekleştirecekleri grup toplantısında gündeme getireceklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Siperlerde çömelme tartışması gündeme geldi mi?'' sorusuna ''Hayır'' yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu Trabzon'da

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Trabzon gezisi kapsamında Trabzonspor Kulübü tesislerini ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, tesislere gelişinde Trabzonspor Kulübü Başkanı Sadri Şener tarafından karşılandı. Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, Trabzonspor'un futbolda şampiyonluk kupasını Anadolu'ya taşıyıp Türk spor tarihinde bir destan yazdığını belirtti.
Trabzonspor'un futbol dışındaki branşlarda da iddialı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Artık kupalar belli ki buralara sığmıyor. Bütün Trabzonluların kalbinde bir Trabzonspor kupası var'' dedi. Kılıçdaroğlu, Trabzonspor'un bir Anadolu takımının da şampiyon olabileceğini gösterdiğini belirterek, bundan sonrası için başarılar diledi.

Sadri Şener de kulüp hakkında Kılıçdaroğlu'na bilgi verdi. Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanılığına seçilmesiyle yeni bir soluk getirdiğini belirten Şener, ''İnşallah Türkiye'ye de yeni bir soluk getirirsiniz'' dedi. Trabzon Stadı'nın eskiliğinden şikayet eden Şener, yeni bir stat için girişimlerde bulunduklarını anlattı. Kılıçdaroğlu'na ziyareti sırasında 61 numaralı Trabzonspor forması ve üyelik kartı ile onur üyeliği belgesi verildi. Trabzonspor şeref defterini de imzalayan Kılıçdaroğlu, daha sonra tesisleri gezdi.

Maçka Belediyesi'ni ziyaret

Kılıçdaroğlu, Maçka ilçesini de ziyaret ederek, belediyeden yurttaşlara hitap etti. Türkiye'yi huzur içinde yaşanan bir ülke haline getirmenin temel amaçları olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, barış ve huzurun teminatının da CHP olduğunu kaydetti. CHP'nin ilkesinin toplumun tüm kesimleriyle beraber yürümek olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ''Herkesle kavga eden bir Başbakan var. Biz herkesi kucaklayan bir başbakan profili çizeceğiz. Herkesle beraber yola çıkacağız. Trabzonspor'u şampiyon, CHP'yi iktidar yapacağız. İnşallah gün olur devran döner, seçim gelir, Maçka'ya başbakan olarak geliriz'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, daha sonra Akoluk beldesini ziyaret etti. Öte yandan, Kemal Kılıçdaroğlu, Trabzon'a hareketi öncesinde Esenboğa Havalimanı VIP Salonu'nda bazı AKP'li milletvekilleri ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu ile karşılaştı. Kılıçdaroğlu, milletvekilleri ve Bardakoğlu ile selamlaşarak, kısa süre sohbet etti.

"Kendine yakışan bir üslup kullanmış"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in, ''çömelme'' tartışmalarına ilişkin yaptığı açıklamalara, ''Kendine yakışan bir üslup kullanmış'' dedi.

Kılıçdaroğlu, Giresun gezisi sırasında bir grup gazetecinin sorusu üzerine, Çelik'in çömelme tartışmalarına ilişkin, ''Cesur olmakla, ahmak olmayı birbirine karıştırmamak gerekir. Cesur olmak, Don Kişot olmak anlamına gelmez'' açıklamalarını değerlendirdi.

Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Kendine yakışan bir üslup kullanmış, Milli Eğitim Bakanlığının neden bu hale geldiğini Çelik'in bu sözleriyle şimdi daha iyi anlıyorum.''

"AKP fındık kurdudur"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP'nin fındık üreticilerine yönelik politikalarını eleştirerek, ''AKP fındık kurdudur, o fındık kurdundan kurtulmak için ilaçlamamız lazım'' dedi.

Kılıçdaroğlu, Giresun Osmanağa Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmasına, ''Sizinle dertleşmeye, gönül birliği kurmaya, bu milletin dertlerini çözmeye geldik'' diyerek başladı.

AKP'nin fındık üretimine ilişkin politikalarını eleştiren Kılıçdaroğlu, meydandakilere ''AKP'nin fındık politikalarından memnun musunuz?'' diye sordu, ''Hayır'' yanıtını alan Kılıçdaroğlu, ''Sizin bu sesiniz Ankara'ya gidecek ve Recep Bey'in ezberi bozulacak'' karşılığını verdi.

Bu sırada alandakilerin ''Fındık kurdu AKP'' şeklinde tempo tutmaları üzerine Kılıçdaroğlu, ''Evet AKP fındık kurdudur, o fındık kurdundan kurtulmak için ilaçlamamız lazım. Ne zaman ilaçlayacağız, seçim sandığında. O zaman Recep Bey'in ezberi yine bozulacak'' diye konuştu.

CHP iktidarında Fiskobirlik'i yeniden görkemli günlerine döndüreceklerini ve fındık üreticilerinin alın terinin karşılığını almalarını sağlayacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, ''CHP, yani bizler, halkın partisi asla rantın iktidarı olmayacak, halkın iktidarı olacaktır'' diye konuştu.

Alanda bir vatandaşın taşıdığı ''Bizim çocuklarımız gemiyi leğende yüzdürüyor'' pankartını işaret ederek, atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

''Evet sizin çocuklarınız leğende yüzdürüyor, onların çocukları ne yapıyor? Onlar garip gureba edebiyatı ile başladılar, halkı kandırdılar köşeyi döndüler bunun hesabını mutlaka soracağız. Onun için diyoruz ki AKP eşittir adaletten kaçanlar partisi, niye böyle diyoruz, dokunulmazlığı kaldıracağız dediler kaldırmadılar.''

"Hesap vermekten kaçıyorlar"

İktidarın vatandaşın ödediği her kuruşun hesabını vermesi gerektiğini, ancak AKP iktidarının hesap vermekten kaçtığını ileri süren Kılıçdaroğlu, ''TBMM'de hayali ihracatçı, ihaleye fesat karıştıran, kalpazan istiyor musunuz? İstemiyorsanız bunun yolu açık, sandık gelecek bütün bunları sandığa gömeceğiz'' diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ekonomideki büyüme rakamlarına yönelik sözlerini de eleştiren Kılıçdaroğlu, açıklanan büyüme rakamlarının vatandaşa yansımadığını, toplumun tüm kesimlerinin ekonomik sıkıntı içerisinde olduğunu savundu.

Kılıçdaroğlu, ''CHP iktidarında bu düzeni değiştireceğiz, beraber üreteceğiz, hakça bölüşeceğiz, hiç kimseye haksızlık etmeyeceğiz'' dedi.

"Dallarını silkeliyoruz"

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bunlar hak dediler, hakkın içini boşalttılar, özgürlük dediler, özgürlüğün içini boşalttılar, bunlar herşeyi aldılar, bir korku imparatorluğu kurdular. Din, iman dediler insanların inançlarıyla oynadılar. İnsanların inançları bizim başımızın üstündedir, onların inançlarıyla uğraşmayacağız, ama yoksulluklarını gidereceğiz. Bize diyorlar ki, bunları biraz daha silkeleyin merak etmeyin, Ankara'da gövdesini silkeliyoruz, Ordu'da, Trabzon'da Giresun'da dallarını silkeliyoruz. Biz silkeledikçe onlar daha baskıcı olacaklar, millete hükmetmeye çalışacaklar.''

Konuşmasının ardından miting meydanında toplananlara parti otobüsünün üzerinden karanfil atan Kılıçdaroğlu'nun içerisinde bulunduğu parti otobüsü, kalabalık ve meydanın üzerinden geçen elektrik telleri nedeniyle, miting meydanından ayrılırken güçlük yaşandı.

Beşikdüzü ve Görele

Kılıçdaroğlu, Giresun'a gelmeden önce Trabzon'un Beşikdüzü ilçesinde de vatandaşlara seslendi.

''Bir değil, bin değil, milyonlarca geliyoruz, halkın iktidarını kurmaya geliyoruz'', diyen Kılıçdaroğlu, ''Helal süt emmiş bütün vatandaşları'' sandıkta oy vermeye çağırdı.

Kılıçdaroğlu, Giresun'un Görele ilçesinde de vatandaşlara hitap ederek, herkesin sandık başına giderek, halkın iktidarı için CHP'ye oy vermesini istedi.